Yusuf AKGÜL
Iraklı bir adam, New York’ta bir parkta yürüyüş yaparken, aniden kuduz bir köpeğin küçük bir kuza saldırdığını görür. Hayli uzun bir uğraştan sonra, üzeri yara bere içinde kaldığı halde köpeği öldürmüş, küçük kızın da hayatini kurtarmıştır. Son anda bu sahneyi gören polis nefes nefese adamın yanına gelir. Sarılıp teşekkür etikten sonra;
- ''Sen bir kahramansın, yarın bütün gazeteler seni yazacaklar. Ve göreceksin başlık da söyle olacak: Cesur New Yorklu, küçük kızın hayatını kurtardı'” der. Adam:
-“Ama ben New Yorklu değilim!' deyince; Polis:
- “Fark etmez, bu durumda gazeteler sunu yazacaklar: ‘Cesur Amerikalı küçük kızın hayatını kurtardı' cevabini verir.
- “Ama ben Amerikalı da değilim” der adam artık şaşırarak. Polis :
-“Ya, o halde nerelisin?” diye sorunca, adam cevap verir;
-'Ben Iraklıyım!'
Polis adama başka bir şey söylemez. Ama Iraklı adam ertesi gün gazeteleri aldığında söyle bir başlıkla karşılaşır: “Radikal İslamcı Iraklı, masum Amerikan köpeğini öldürdü! "
****
Yine bir Iraklı olan gazeteci El- Zeyd’i hatırlayalım şimdi de.
Hani şu ABD’nin eski Başkanı Corc Buş’a ayakkabısını fırlatan o meşhur gazeteci El-Zeyd,
o günlerde ezilmiş, soykırıma uğramış, horlanmış toplumların gözünde nasıl da bir anda yücelivermişti.
Iraklı gazetecinin ‘MADE IN TURKEY - DENIZLI’ yapımı 44 numara ayakkabısını -Haçli seferidir- itirafiyla Irak halkına onarılmaz acılar çektiren kovboy (inek çobanı) Duble Puşt'a fırlatması, Irak halkının isyan sembolü olmuştur.
Denizli-Acıpayamlı usta bilseydi ki yaptığı ayakkabı tarihi görev üstlenecek, zalimin kafasını kırması için daha sert bir deriden veya malzemeden yapardı.
Mazlumun sembolü olan bu ayakkabılara Suudi bir iş adamı 10 milyon dolar vererek, dünya kamuoyuna gerçek değerini göstermiş oldu.
Bu kıymetli ayakkabının sahibiyse 7. 5 yıl hapis cezasıyla yargılanması için tutuklanırken; bir kolu ve kaburgaları da kırılmış ancak 44 numara, ayaklarını korumuş, kolunu ve kaburgalarını koruyamamıştır.
Bu sembol ayakkabı, yapılan zulümlere karşı doğudan batıya tepkinin ötesinde şamar olmuş, tokat olmuş, ezilen halkların dili, eli, ayağı olmuştur.
Onun için:
Bu ayakkabılar unutulmaz, alkışlanır!.
Bu ayakkabılar, El Zeyd'in ayağında çiğnenmişken, Bush'un kafasını çiğnemiş; modern teknik silahların yapamadığını yapmıştır.
Bu ayakkabılar, dev uçakları düşüren martılar gibi küresel emperyalistlerin gururunu kırmış; Irak halkının onurunu kurtarmış, kitleleri harekete geçirmiştir.
Dolayısıyla bu ayakkabılar, mazlum Doğu uygarlığının emperyalist Batı uygarlığına tokatı, şamarı; ezilmişlerin sesi-soluğu oldu.
Bu ayakkabılar, isyandı, çığlıktı!
Bu yüzden özür dilenmez, iftihar edilir; ayakta alkışlanır…
Bir Medeniyetin haysiyeti, şerefi olmuştun, ey 44 numara!
Ey El Zeyd! Sen de Hasan Tahsin gibi “ilk kurşun”u atmadın ama ilk direnişi tetikledin. Kırk yiğidiyle Çin sarayını basan Kürşad gibi adın gönüllere kazındı..
Amerikan gazetesinin haberini yeniden okuyalım şimdi:
“Radikal İslamcı Iraklı, masum Amerikalı köpeği öldürdü.! "