banner94

KIZILCAHAMAM SEVDASI ŞİİR YARIŞMASI SONUÇLANDI

Kızılcahamam Çıtak Türkmen Kültür Derneği tarafından düżenlenen "Kızılcahamam Sevdası" konulu şiir yarışması sonuçları açıklandı.

KIZILCAHAMAM SEVDASI ŞİİR YARIŞMASI SONUÇLANDI

Kızılcahamam Çıtak Türkmen Kültür Derneği tarafından düżenlenen "Kızılcahamam Sevdası" konulu şiir yarışması sonuçları açıklandı.

uğur demirbaş
uğur demirbaş
07 Mart 2017 Salı 00:29
2445 Okunma
 KIZILCAHAMAM SEVDASI ŞİİR YARIŞMASI SONUÇLANDI

Kızılcahamam Çıtak Türkmen Kültür Derneği tarafından düżenlenen "Kızılcahamam Sevdası" konulu şiir yarışması sonuçları açıklandı.

Dernek Başkanı Ali Ihsan Maden , Seçicı kurul üyelerinden Yusuf Akgül, Sırrı Er ve Ufuktan Yüksel ile birlikte dernek merkezinde yaptıģı açıklamada, değerlendirmede dereceye giren şairleri kamuoyuna duyurdu. 
Buna göre: 
1.lik Ödülü Nihat Malkoç (Trabzon), 
2.lik Ödülü İbrahim Şaşma (Karaman), 
3.lük Ödülü Mustafa Doğan (Mersin)

Mansiyon Ödülleri: 
Ulvi Yürük (Eskişehir), 
Selahattin Ersin (Kızılcahamam) 
İzzet Boncuk (Kızılcahamam)...

Şiir ödüllerinin 18 Mart 2017 Cumartesi günü Kızılcahamam Belediyesinin katkılarıyla düzenlenecek olan, Dr. Lütfü Şahsuvaroğlu'nun onur konuğu olarak katılacağı "Şühedanın İzinde Asımın Nesli "proğramında verileceği açıklandı.

 

“Kızılcahamam Sevdası” konulu ŞİİR Yarışması BİRİNCİSİ

KIZILCAHAMAM ŞEHRENGİZİ

Nihat MALKOÇ / Trabzon

Güzel payitahtımın uzağına düşersin

Hasretin ateşinde yanar yanar pişersin

Bulutlara erişir masmavi bacaların

Hayata hayat katar eşsiz kaplıcaların

Bir hasret türküsüsün, sazımızda ezgisin

Alnımıza yazılan ilâhî bir yaz(g)ısın

Efkârın şahikası, muhabbetin demisin

Bu çağın gülen yüzü, zamanın erdemisin

Gözden akan kanlı yaş, içli bir bestesin sen

Köz köz olmuş yürekten yükselen sestesin sen

Soframızda bereket, aşsın Kızılcahamam!....

Mazlumların gözünde yaşsın Kızılcahamam!...

 

Ankara'nın incisi, cenneti andırırsın

Uzağına düşünce, yürekler yandırırsın

Yürürüz yaylaların bayırından, düzünden

Geçmişini iz eyle, uzaklaşma özünden

Bozkırın ortasında yemyeşil aşk diyarım

Sana bir diken batsa acıyı ben duyarım

Bu toprakta geçirsem ömrümün baharını

Ancak vuslat dindirir yüreklerin hârını

Hasret sağnak sağnaktır  hicranın siyahında

Dünya yerinden oynar yüreklerin âhında

Gönül dağında zirve, başsın Kızılcahamam!....

Hasretin yüreklerden taşsın Kızılcahamam!....

 

Türkülerde nağmesin, bağlamada telsin sen

Sözler kifayetsizdir, bir ömre bedelsin sen

Yaylaların yemyeşil, burcu burcu kokarsın

Gönül coğrafyamıza sevgi olup akarsın

Kadim çeşmelerinin çatlağından su sızar

Anadolu göz(d)esi, tarihler seni yazar

Geride bırakmışsın o kadim asırları

Bir paylaşsan bizimle içindeki sırları

Sana olan sevgimi kalbimde taşıyorum

Senden ayrı düşsem de seninle yaşıyorum

Yârin gözünde sürme, kaşsın Kızılcahamam!....

Gören güzelliğine şaşsın Kızılcahamam!....

 

Soğuksu Millî Parkı doğanın kucağında

Yanar gurbete düşen hasretin ocağında

Kara akbabalara karaçamlar yuvadır

Ormanlardan süzülen ne latif bir havadır

Mâzinin gizemini korur yemyeşil köyler

Gece ayın on dördü dağlara şarkı söyler

Seher vakti haneler kuş sesiyle uyanır

Şehrin bugünkü hâli mâzisine dayanır

Şehrengizler güzeli, dünden yarına akar

Varlığı ganimettir, yokluğu yürek yakar

Sevdanın gözbebeği, hoşsun Kızılcahamam!....

Hakikati arayan düşsün Kızılcahamam!....

 

Güzelliğe kapısın, çirkinliğe perdesin

Eşsiz güzelliğinle baktığım her yerdesin

Çilekeş bülbüllere bahçende gül raks eder

Gönül aynalarına güzelliğin akseder

Yüreğimin başkenti, nihai durağısın

Kadim anılarımın altından varağısın

Huzurun otağıdır, Yukarı Cami hoştur

Senden ayrı yaşanan ömür ne kadar boştur

Şehrin kadim tarihi ilkçağlara uzanır

Toprağına bir eken, biçerken bin kazanır

Sadık yârimizsin sen, eşsin Kızılcahamam!....

Hasretin yaramızı deşsin Kızılcahamam!....

 

Ey bozkırın çocuğu Karagöl'ün var senin!...

Endemik bitkilerin,  gonca gülün var senin

Mevlâm Yabanâbad'a güzellikler vermiştir

Dağların yamacında meşeler gövermiştir

Kirpiği ok misali, hilâldir yârin kaşı

Bir orduyu doyurmuş efsane Ayran Taşı

Şehrin betonlarında yaşamayın cinneti

Sizleri çağırıyor termal turizm cenneti

Her tarafın zariftir, başkentin akciğeri

Bu bakir toprakların bilinmeli değeri

Kem göze batırılan şişsin Kızılcahamam!...

Bazlama(n) tavalarda pişsin Kızılcahamam!...

 

Şehirlerin içinde bulmak zordur dengini

Orman yeşil, gök mavi; unutamam rengini

Vuslatınla toplanır yürekteki kırıklar

Hasretin nişanesi ateşin hıçkırıklar...

Gurbete düşenlerin sitemini dinlersin

Hicran nöbetlerinde kederinden inlersin

Hatıralar sızarken zaman aralığından

Cesaretin okunur gözün karalığından

Hayat kaynağımızdır Soğuksu Millî Parkı

Zaman durdukça var ol, hiç susmasın bu şarkı

Özgürlüğe uçuşan kuşsun Kızılcahamam!....

Çağdaş medeniyete koşsun Kızılcahamam!....

 

Nihat MALKOÇ

Meslek: Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

TRABZON

 

“Kızılcahamam Sevdası” konulu ŞİİR Yarışması İKİNCİSİ

 

 

KIZILCAHAMAM ŞEHRENGİZİ 

  

İbrahim ŞAŞMA   / Karaman                          

                             

          

Selam gönül burcuma, selam gurur kentime.

Selam dost membaına, sırr-ı sürur kentime.

Selam suların yurdu, selam Lokman bakışlım.

Selam nazenin şehir, her zerresi nakışlım.

 

Örtün üzerimi örtün, yemyeşil kızılçamlar.

Zayi olsun ruhumda, kasavet ile gamlar.

Kendim bildim bileli, ben bir şehre meftunum.

Yeri gelir Kerem’im, yeri gelir Mecnun’um.

 

Bir güvercin misali, Soğuksu’ya kondum ben.

Cümle dertten marazdan, bu diyarda ondum ben.

Suyu Hızır misali, mübarek bir dokunuş.

Ben sustum bu şehirde, konuş yüreğim konuş.

 

Nasıl ki gülü seven, dikenine katlanır;

Vuslatta Kargasekmez, zemheride tatlanır.

Her mevsimde güzeldir, kar da Kızılcahamam.

Aşkım Kızılcahamam, yâr da Kızılcahamam.

 

Şehit ağacına bir gün, ey Hâk yazılsın adım.

Konu vatansa eğer, kopsun kolum kanadım.

Bu toprağın koynunda, tarih aziz bir yüktür.

Toprak dediğin elbet, şehitlerle büyüktür.

 

Ölenler ölü değil, bu toprakta yatanlar;

Başköy’ün kalesinde, at koşturur sultanlar.

Selam Kırmızı Ebe, selam Oruç Gaziye.

Selam ayran taşına, selam kutlu maziye.

 

Dağları çam yeşili,  düzlüğü bahçe bağlar.

Âdemi sarhoş eder, kekik kokulu dağlar.

Karagöl’ün suyuna, ayın şavkı akseder.

Cümle gurbet kuşları, konup konup rakseder.

 

 

Kül çöreği, gözleme, maharet dolu eller.

Sanki yer sofrasında, açar nar renkli güller.

Yaylaları hizmetkâr, adanmıştır âdeme,

Erdim ruhumun suyla, hemhâl olduğu deme.

 

Bu şehir de sultan su, her katre hükümdardır.

Hanemde ışık varsa, o suyun hatrı vardır.

Kâh dağ başı kâh şehir, kâh ovam kâh yaylamdır.

Dedim ya Mecnunum ben, bu yurt benim Leyla’mdır

 

Öyle saf öyle masum, nazenin duran şehir.

Takvimlere sığmayan, tarihi yoran şehir.

Suçum tek sevmek olsun , müebbet olsun karar.

Yıldırım Dağlarında, gönlüm bir zindan arar.

 

Toprağında bereket, gökte güneşle ayla.

Bir yanı dağ zirvesi, bir yanı yeşil yayla.

Ekmek kadar mübarek, su kadar aziz diyar

Sana bir yüz sürmekle olunmaz mı bahtiyar.

 

Kelimeler mecalsiz, şairler yorgun yine.

Yeryüzünde kim varsa bu kente vurgun yine.

Kırk yıldır Yabanâbad dizinde beni sallar.

Bu şehir güzel diye biter bütün masallar…

İbrahim ŞAŞMA   
Günümüz şairlerindendir. 1974 yılında Karaman’da doğmuştur. İlk ve orta tahsilini Karaman’da yaptıktan sonra Selçuk Üniversitesi Karaman Meslek Yüksekokulu Et Endüstrisi Bölümünden 1999 yılında mezun olmuştur. Edebiyata, özellikle şiire olan tutkusu ilkokul yıllarında başlamıştır. İlk şiirleri lise yıllarında yerel gazetelerde yayımlanmaya başlamıştır.  Hece ağırlıklı olmak üzere serbest tarzda şiirler yazmıştır. Aynı zamanda öykü ve hikâye yazarı olarak tanınmaktadır. Ülke çapında ve uluslar arası arenada düzenlenen birçok edebi yarışmalarda dereceye girerek çok sayıda başarı ödülü almıştır.  TRT repertuarında bestelenmiş eserleri bulunmaktadır.  Eserleri Erciyes, Çıngı, Kültür Çağlayanı, Kumru, Başarı, Ortanca, Kardelen, Ozan Ağacı başta olmak üzere birçok edebiyat dergisinde, yerel ve ulusal gazetelerde yayınlanmıştır. Yerel radyo ve televizyonlarda programlar hazırlamış ve sunmuştur.

Asmalar Üzüm Vermeyecek isimli öyküsü ile 2008 Ümit Kaftancıoğlu Öykü Yarışmasında (birincilik), Yakın Doğu Üniversitesi ve Kıbrıs Araştırmaları Merkezi tarafından 2013 yılında düzenlenen öykü yarışmasında Lâl isimli eseri  (birincilik) almış olduğu üç yüze yakın ödülün ilk ikisini teşkil etmektedir.

Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği (İLESAM) İl Denetleme Kurulu üyesidir.

Kitapları:

Şiir: Aç Gözlerini Anne (2006), Hicran Yağar Karaman’a (2009) Nâr-ı Muhabbet (2015) Öykü: Asmalar Üzüm Vermeyecek (2008)

 

“Kızılcahamam Sevdası “ konulu ŞİİR Yarışması ÜÇÜNCÜSÜ  

 

SEVDANA SEFERİM VAR 

 

MUSTAFA DOĞAN / Mersin 

                                  

 

Sevdana seferimi tarif edemez kalem

Sende doğan büyüyen inan ki bilmez elem

Seni görmeyen seyyah gördüm demesin âlem

Elbet cennet ülkemde nice güzel var tamam

Kimse kızmasın ama başka Kızılcahamam

 

Dört mevsim de güzelsin renkler senin yanında

Baharda eteklerin yeşilin her tonunda

Beni de âşık ettin kendine en sonunda

Atamın öz mirası asırlardır böylesin

Varsa daha güzeli çıkıp mertçe söylesin

 

Kurt –kuş türlü canlılar meşk ile zikir eder

İnsan güzelliğine dalar tefekkür eder

Kaplıcana gelenler Mevla’ya şükür eder

Kirmir çayı, döşünde nazlı nazlı salınır

Soğuksu milli parkta bin yıl olsa kalınır

 

Ab-ı hayat suyundan içene medet sende

Kültürünü koruyan örf sende adet sende

Gelin kayası sende atiye davet sende

Asırların mazisi saklı durur koynunda

Nice yiğit şehidin sülüsleri boynunda

 

De ki; ben Ankara’nın en nadide gülüyüm

De ki; ben aşk ateşinin ocağının külüyüm

De ki;  Anadolu’nun Şeyda bülbülüyüm

Sana meftun yüreğe kansın Kızılcahamam

Türkmen obalarında cansın Kızılcahamam

 

İsterse yazı anlatsın isterse kışa sorun

Mavi göğü seyredip yıldıza selam durun

Kasaplar çarşısından kırlara sofra kurun

Yüz on köyün hamisi otağ kurmuş dağlarda

Yüz yıllara kök salan tarihin var çağlarda

 

 Mustafa DOĞAN                  

                    1971 Malatya’da dünyaya geldim. İlk, orta ve liseyi Mersin’de bitirdim.                                 İlk şiir kitabım Güle düşen gözyaşı 2013 yılında okuyucuyla buluştu. Bu ilk eserim aynı zamanda, kültür bakanlığı kütüphanelerinde yer aldı. Şu ana kadar eserim biri tasavvuf dalında diğeri türkü ve marş olmak üzere3 eserim bestelendi. Şiirlerim edebiyat dergileri ve antolojilerde yer aldı. Dinmeyen sızı Bosna, biber suyu, kuma düşen gözyaşı, ebabil gazabı gibi 10 tane radyo tiyatrosu yazdım, Üç bin mektup(kerbela) isimli yazdığım şiir istek üzerine tiyatroya çevirdim ve sahnendi. Yine sahnelen 6 tiyatro oyunu yazdım 2000 civarında Şiir seslendirmesinin yanı sıra bir yıl kadar radyo programcılığı da yaptım. Evli 3 çocuk babasıyım özel bir şirkette çalışmaktayım. Mersin şair ve yazarlar derneği yönetim kurulu üyesiyim. (Meşyad)Mersin yazarlar derneği yayın organı olan 18 yıldır aralıksız çıkan Maki dergisi yayın yönetmeniyim. Toroslar /Mersin

 

 Kızılcahamam Sevdası konulu ŞİİR Yarışması MANSİYON Ödülü

 

 

 KIZILCAHAMAM SEVDASI

 

  ULVİ YÜRÜK / Eskişehir

 

 

Çıtak Türkmen’inin obası, yurdu,

Yabanabad eli, Kızılcahamam.

Ecdadı, köyleri burada kurdu,

Esen dostluk yeli Kızılcahamam.

 

Piknik alanıdır Çanlı deresi,

Zümrüt yeşilidir her bir yöresi,

Köylerinde sürer Türkmen Töresi,

Bağlamanın teli Kızılcahamam.

 

Fosil yatakları, Ağsar kalesi,

Peri bacaları doğal kulesi,

Dürüsttür insanı, yoktur hilesi,

Muhabbetin dili Kızılcahamam.

 

Yıldırım yaylası başının tacı,

Havasıyla suyu derdin ilacı,

Soğuksu parkının çoktur ağacı,

Ormanlarla dolu Kızılcahamam.

 

Çobanın azıkla dolu torbası,

Dertlere dermandır Toyga çorbası,

Kırgız Ebe’ sidir Ulu Türbesi,

Erenlerin yolu Kızılcahamam.           

 

Dürüsttür insanı, güzeldir huyu,

Dertlere şifadır madenli suyu,

Etrafında vardır bir sürü kuyu,

Ab-ı Hayat sulu Kızılcahamam.

 

Dökülen yaprağı olur sarıca,

Kızılca toprakta kaynar Ilıca,

Tarihi Seyhamam ünlü kaplıca,

Gonca gülün alı Kızılcahamam.

 

"Meşeler gövermiş varsın göversin"

Yörenin türküsü, herkes söylesin,

Acıkan bazlama, cızlama yesin,

Kara kovan balı Kızılcahamam.

 

Mahkeme Ağacin doludur ini,

Gelin kayasının hazindir dünü,

Çiftçinin tarlada geçiyor günü,

Tekne çamın dalı Kızılcahamam.

 

Tarlada çalışır kadını, eri,

Sin-sin oyunuyla akıyor teri,

Baharda yemyeşil olur her yeri,

Sevdalılar gölü Kızılcahamam.

 

Kanlıgöl şelale coşkuyla akar,

Kara Akbabası yüksekten bakar,

Kızları güzeldir, yürekler yakar,

Duvakların tülü Kızılcahamam.

 

Işık dağı yüksek, gökteki Ay’ı,

Toprağa can veren Kirmir’ dir çayı,

Bereketli başak verir buğdayı,

Ankara’ nın gülü Kızılcahamam.

           

Ulvi YÜRÜK     Odunpazarı / ESKİŞEHİR

 

Kızılcahamam Sevdası Konulu ŞİİR Yarışması MANSİYON Ödülü

 

KIZILCAHAMAM'A ÖZLEM

 

Selahattin ERSİN / Kızılcahamam

 

 

Gurbetten sılaya özlem var gene

Bir dost bulup içimi döksem diyom

Fırsatını bulup gitsem bu sene

Anamın elini bi öpsem diyom

 

Akrabayı görüp hal hatır sorsam

Eşi dostu bulup muhabbet kursam

Babamı görünce saygıyla dursam

Gollarımı açıp sarılsam diyom

 

Gırmızı ebeynen Oruç Gazi’nin

Evliya Şeyh Ali Semerkandi’nin

Ziyaret bekleyen cümle türbenin

Başında Fatiha okusam diyom  
 
Gargasekmezden motor deresine

Gadirbeyden aşıklar tepesine

Çarşıdan deli imam çeşmesine

Her yerini gezip bi görsem diyom  
 
Kekik kokan yaylalara uzansam

Çiğdemleri ta kökünden goparsam

Çam kokulu ormanlarda dolaşsam

Ciğerim havaynan bi dolsa diyom

 

Zabahtan galkıpta hamama gitsem

Ak donun üstüne peştemmal giysem

Gözelce terleyip bi keselensem

Havuza giripte bunalsam diyom  

Suya soksam kireçlenen boyunu

Şifalı suyunda kalmaz sorunu

Ayranla beraber maden suyunu

Hamamdan çıkınca bi içsem diyom

 

Hayatta olsa da ebeme çıksam

Bazlama yağlasa dadıynan yutsam

Ardına goca bi gavunu kessem

Gabuğuynan neyim bi yisem diyom

 

Ramazan gelse de halama gitsem

Pilaf bişüse doya doya yisem

Yemeğin ardına datlı eklesem

Yirken ağzımı şapırdatsam diyom  

Ramazandan sonra gurbana ersek

Namazları gılıp mezbaya insek

Goca danaları ardarda kessek

Deriyi gözelce bi yüzsem diyom

 

Gomşular toplanıp mantıyı dürse

Sarımsaklı yoğurt bolca dökülse

İçlerinden biri sofrayı serse

Bağdaş gurup yere otusam diyom

 

Büsküğütün arasına lokumu

Gıstudum mu olmaz dada doyumu  
Ardına buz gibi altın suyunu  
Upruğu dikipte bi içsem diyom  
 
Soğuksuya çıksam bi mangal yaksam  
Bazlamayı yarıp etleri guysam  
Ateşi parlamaya odun gırsam  
Közüynende çayı demlesem diyom  
 
Bi gına olsa da iğce oynasam  
Misketinen hüdaydayı çaldusam  
Zabah oldu türküsünü çığırsam  
Elime gınayı bi yaksam diyom  
 
Sinsin ateşinden goşup atlasam  
Sadıçı gaçırıp bi para alsam  
Atım arap diyip meydana çıksam  
Köçek gibi şöyle bir oynayım diyom  
 
Yonisi bulsam bazarı daşısa  
Davut’u görenler eccük dakılsa  
Futbolcu Cafer hoplayıp zıplasa  
Aksaklı Ali’yi bi görsem diyom  
 
Hatırlarım akıllıyı deliyi  
Özlemişim la aganin dimeyi  
Muhabbet ederken de la bebeyi  
Her lafın önüne eklesem diyom  
 
Her anım hasretle yürekte hançer  
Bilinmez kaç yıl daha böyle geçer  
Selahattin bir gün dünyadan göçer  
Cenazemi köyüme gömsele diyom  

 

Son Güncelleme: 07.03.2017 00:33
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Kazim Kilic 2017-03-07 09:54:26

Bütün şiirlerı okudum. Hepsi birbirinden güzel. Çok duygulu şiirler yazmışlar. Yazanlar in ellerine - gönülleriné sağlık olsun. Şiir yarışması duzenleyenlere ve seçenler de teşekkür ediyorum. Allah yar ve yardımcımız olsun.

banner89

banner83

banner26