Yerel seçimler yaklaşıyor. Bir önceki seçimde “Coşkun Başkan Belediye Başkanı olacaktır” diyerek çorbaya tuzumuzu katmış, o yazımıza yakışıksız tepkiler almıştık. “Böyle buyurdu Zerdüşt” diyenler seçim sonunda bizim vermeye tenezzül etmediğimiz cevabı almış oldular. Nihayetinde Coşkun Başkan kazandı ve uzaktan gördüğümüz kadarıyla geçen 5 sene Kızılcahamam için boşa geçmiş seneler olmadı. Önümüzdeki seçim yarışının bir sürpriz aday çıkmaması halinde MHP adayı Sayın Coşkun Ünal’la AKP adayı Sayın Muhittin Güney arasında yaşanacağı anlaşılmaktadır. Bu sefer kazanacak olanı 2 ay öncesinden ilan ederek müneccimlik yapmak niyetinde değilim. Ama karınca kararınca bizimde çorbada bir tuzumuz olsun diyerek yeniden yazmaya heves ettim. Haddini bilmezlik ettim sananlar kusuruma bakmasın.
Bilmiyorum, kimler nelerden bahsediyor, kimin niyeti nedir? Adayların gayeleri, korkuları cesaretleri neyedir bilmiyorum, planları öngörüleri nedir? Hangi yoldan yürüyüp nereye gidecekler, giderken sizleri bizleri nereye götürecekler bilmiyorum, problem algıları neye yönelik, çözüm olarak ne sunacaklar bilmiyorum. Ben karınca kararınca bencileyin “yazıp söyleyeyim de vebali ben de kalmasın” dedik ve düştük yazma yoluna.
Türkiye’nin temel problemi nedir? Temel problem insan problemidir, kimlik problemidir. İnsan bir bilinç olarak temayüz eder. Boş bir bilinçten bahsedilemez, Bilinç ancak bir şeyin bilinci olarak teşhis edilebilir. Bizler birer insansak, yürüyen bilinçler olarak insanız. Bilincimizin kendiliği, içeriği neye tekabül ediyor, bizi biz yapan, beni ben yapan nedir? Ben Türk isem Türklüğümü efradını cami ağyarını mani bir şekilde nasıl ortaya koyabilirim. Türk isem Türklüğüm neremden belli? Bütün problem bu sorunun cevabını verebilen bir millet olamayışımızda. Sorarsanız çoğu kimse Türk, “ben değilim” diyen bile Türk. İnkâr edilmez bir gerçeklik olarak Türk varlığından bahsedilebilir. İnkâr edemezsiniz, “Türk yok” diyemezsiniz. Ama varlığı inkâr edilemeyen, mecburen kabul edilen Türk(lüğü) ortaya koyabilmek imkânsızdır. Ortaya konulması imkânsız olan, ama hala var olduğu iddia edilen Türk(lük) nasıl bir şey olabilir? Sağımıza solumuza aynaya bakınca onu görebiliriz. Bu gördüğümüz nedir? Yaşayıp durduğumuz vakıa kendinde ve kendi için(liğin) farklılığından başka bir şey değildir. Türk vardır, ama bu varlık kendinde bir varlıktır. Bu nedenle varlığını inkâr etmemiz mümkün olmaz. Ama bu varlık kendi için aşamasına geçemediği için o varlığı ortaya koymak teşhis etmek de imkânsızdır. Türk varlığı kendi için gayret edecek bir aşamaya ulaşamamıştır, bu nedenle bu varlık varla yok arası bir varlıktır. Var diyen varlığını ortaya koyamaz, yok diyen varlığını yok sayamaz.
İnsanlar milletler olarak yaratılmıştır. Millet olmanın temel vasfı dil sahibi olmaktır. İnsan bir dilin içine doğar, içine doğduğu dilde insan olur. Doğduğu dilde insan olduktan sonra bir daha asla başka bir insan olamaz. Yani sadece insan olmak mümkün değildir. Boş bilinç teşhis edilemez. Ancak bir dilin insanı olabilirsiniz. Türk İnsanı, Amerikan İnsanı vs. Türk ya da Amerikalı..
İnsan yürüyen bir bilinçtir. Bilinç ahlaki bir duruştur. Türklük de tarih içinde ahlaki bir duruş olarak temayüz etmiştir. Türklük doğuştan gelmez, Türklük oluştan gelir. Türklükten çıkılır, Türklüğe girilir. Türk oluşumuz o kadar sağlam, hakiki, insani temellere sahiptir ki, yüzyıllardır Türklükten çıkmamızı hedefleyen operasyonlara rağmen hala Türk’ten bahsedilebilmekte hala Türk varlığından endişe edilebilmektedir. Türk varlığının temeli hayatı ve ölümü Allah için yaşanabilir bilmektir. Allah’ın razı olmayacağı hayat tarzlarına tevessül etmemek, Allah rızasına aykırı her hale muhalefet edecek cesarete sahip olmaktır. Bu böyle olunca her insan Türk olmaya namzettir. Her Türk de Türklükten irtidat edebilir. Yaşadığımız problem Türklüğü bu şekilde algılamamaktan, Türk’ün milletler içinde herhangi bir milletmiş gibi algılanmasına rıza göstermekten, herhangi bir millet olduğuna bizi inandıran masallara mavallara gereken cevabı verememekten kaynaklanmaktadır. Türk Türklüğünün şuuruna erer ve tarih içinde kendini yaratan yapan hususiyetlerine sahip çıkarsa o zaman hak gelecek batıl zail olacaktır.