banner94

İSLAM TOPLUMUNDA CAMİNİN YERİ VE ÖNEMİ

Cami, sadece ibadet yapılan bir mekân değil aynı zamanda yediden yetmişe her sınıf insanın eğitildiği okuldur.

İSLAM TOPLUMUNDA CAMİNİN YERİ VE ÖNEMİ

Cami, sadece ibadet yapılan bir mekân değil aynı zamanda yediden yetmişe her sınıf insanın eğitildiği okuldur.

uğur demirbaş
uğur demirbaş
11 Ekim 2015 Pazar 23:06
2461 Okunma
İSLAM TOPLUMUNDA CAMİNİN YERİ VE ÖNEMİ

Cami, sadece ibadet yapılan bir mekân değil aynı zamanda yediden yetmişe her sınıf insanın eğitildiği okuldur.

Peygamberimiz, hicret sırasında Küba’da ilk işi mescit yapmak olmuş, Medine’ye varınca da vakit kaybetmeden Mescit-i Nebevi’yi yaptırmıştır. Kendisi de bu mescidin inşaatında bir işçi gibi çalışmıştır. Allah Resulü, Mescide bitişik olarak yaptığı odalarda cahiliye toplumundan gökteki yıldızlara eş değer Sahabe-i Güzini yetiştirmiştir.

Anadolu Fatihleri de peygamber sünnetine uyup ilk gittikleri yere çınar dikmişler ve cami yapmışlardır. Yeni neslin yetişmesinde camilerin oynayacağı rol büyüktür. Ruhunu camiden almayan nesil, büyük bir kayıptır. Bunun için camiye giden, çocuğunu torununu götürmeyi ihmal etmesin… Camiye giderken çocuklarımızı, gençlerimizi de unutmayalım. Onlar bizim ya cennetimiz ya da cehennemimiz olacak. Onlar kurtulmadan biz kurtulamayız. Misyonerler gençleri ilk önce ailelerinden sonra inançlarından koparmaya çalışıyorlar, sonra da kendi dinlerini telkin ediyorlar. Düşmanın ilk hedefi neden cami, hiç düşündük mü? Cami, bu vatanın tapusu, minareler İslâm dinin Şehadeti, Müslüman Türk milletinin geleceğinin teminatıdır.

Camiler topluma yaşama dinamizmi kazandıran yerlerdir. Camide yapılan ibadetin sevabı bunun için fazladır. Camiye gitmek bunun için gereklidir. Hz. Peygamber : “Camide gördüğünüzün iyiliğine şehadet edin” buyurur.

Millet olarak biz, camilere düşkün bir milletiz. Anadolu’ya açıldığınız zaman, toprak damların, kerpiç evlerin arasında taştan betondan kubbeleri ve minareleri görürüz.

Peygamberimiz (s.a.s.) “Bir kimse Allah rızası için bir cami yaparsa, Allah ona cennette onun gibi bir bina hazır eder.” (Ramız 411/11 ve Buhari 1/116) (K. Sitte 16/121) buyurmuştur.

Cenab-ı Allah bir kutsi hadiste “Ben yeryüzü halkına azap etmeyi murat ettiğimde mescitleri tamir, tanzim ve tenvir edenleri, benim rızam için birbirini sevenleri ve seher vaktinde istiğfar edenleri görünce, onlara azap etmekten vazgeçerim.” diyor. (İlahi Hadisler S.30)

Herkes cami mescit yapamaz, yaptıramaz. Ama yardım edebilir, katkıda bulunabilir. Elinden ne geliyorsa onu yapabilir. Camiye üç tuğla veren kadının derecesi, cami yaptırandan üstün olduğu nakledilir. Çünkü niyet, çok önemlidir.

Camilerin bina olarak yapılmasında değil, korunmasında, içinin cemaatle doldurulmasında da hassas olunması lazımdır. Cami, gücünü kaybetmiş ihtiyarların yeri değil, bilakis gençlerin yeri olmalı. Huzur arayan, kurtuluş arayan herkes camiye gelmelidir.

Camilerimiz varlığımızı, birlik ve beraberliğimizi amir memur işçi patron omuz omuza, bir arada eşit ve kardeş bireyler olduğumuzu gösteren mekânlardır. İstiklal Marşımızda bakın Mehmet Akif nasıl haykırıyor: “Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:

Değmesin mabedimin göğsüne na-mahrem eli. Bu ezanlar ki – şehadetleri dinin temeli. Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.”

Bizde hep böyle dua ve niyaz edelim. Duamızın kabul olması için her türlü gayreti gösterelim.

Allah bizi camisiz, ezansız, camilerimizi cemaatsiz bırakmasın. Cami yapan, yaptıran ve yapılmasına yardım eden, camilerin ayakta durmasını sağlayanlardan vefat edenlerin ruhları şâd mekânları cennet olsun. Hayatta olanlara ise, Allah sıhhat ve afiyet içerisinde uzun ve hayırlı ömürler ihsan eylesin.

Hepimiz gurbetteyiz, cami sıladan indirilmiş bir menzildir. Orası evdir, evimizdir. Dışarıda, nerede olursak olalım misafiriz, ne zaman ki camimize gireriz, misafirliğimiz biter, artık evliyiz, evdeyiz, evdeniz.

Sana bir cami ile arkadaş olmanı öneririm kardeşim. Bir camin olsun, arkadaş sıcaklığıyla içine girdiğin. Bir köşesinde değil, her köşesinde izini serdiğin, nazarını gezdirdiğin. Seni her geldiğinde tebessümle karşılayan, alıp bağrına basan, gelmediğinde meraklanıp soran, bazen arayı uzattığında “kişi umduğuna gücenirmiş” fehvasınca sana tavır koyan bir camin olsun.

Bir camin olsun güzel kardeşim; imamını tanıdığın, imamı seni tanıyan… Duvarını tanıdığın, duvarı seni tanıyan… Minberini tanıdığın, minberi seni tanıyan… Mihrabını tanıdığın, mihrabı seni tanıyan…

Her gittiğinde ayrı ikramla uğurlandığın bir camin olsun. Her gittiğinde acaba bugün ne ikram edilecek diye heveslendiğin bir camin olsun. Cemaati, dostların, kokusu vuslatın, sükûneti huzurun olan bir camin olsun.

Bir camin olsun, “benim camim” dediğin. Yarın sana şahitlik edecek bir camin… Şahitlik etsin ve desin ki: “Gelirdi, tanırdı, bilirdim. İşte şuralarda secde izleri var, işte şurada bir damla gözyaşı, şu duvardaki yıllanmış hatta içli nazarı var. İşte şu mihraba ötelere açılan bir kapı gibi bakmışlığı var, işte şu kürsüden yükselen sese çölde kalmış birisinin iştiyakı ile kulak kabartmışlığı var, işte şu minberden işittiğine kalbinin bile sesini kısarak dikkat kesilmişliği var. Duvarlarımda çın çın öten tekbirlere, hamdeleye, salveleye, Kur’an sadasına gönlü ile yönelmişliği var. Ezanımdaydı hep kulağı, kametti kametimle.” Hakkında ötede böyle şahitlik edecek bir camin olsun.Sana bir cami ile arkadaş olmanı öneririm kardeşim. Bir camin olsun, ev sıcaklığı ile kucakladığın, bir camin olsun, seni ev sakini gibi kucaklayan…

AHMET KÖKEN   DİN GÖREVLİSİ -2015-

Son Güncelleme: 11.10.2015 23:37
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
banner89

banner83

banner26