ZAMANIN RUHUNDA YÜRÜYENLER:
EKİCİ AİLESİ VE ALİ EKİCİ…
Geçtiğimiz günlerde Ekicilerden Asker lakaplı Halit Ekici’yi yıldızlara uğurladık. 1956 doğumlu olan Halit Ekici, bir ömür boyu birilerini mutlu etmek için didindi durdu. Restaurant dünyasında çalıştı ömrü boyunca. Bulaşıkçılıktan – komiliğe, komilikten – garsonluğa, garsonluktan – aşçı yardımcılığına, aşçı yardımcılığından – aşçılığa kadar yükseldi. Zaman zaman da işletmecilik yaptı. Yöremizin en tanınmış kişilerinden biriydi. Naif duruşuyla hemen herkese kendini sevdirdi. Üretken ve çalışkan biri olması hasebiyle de içine kapanık olurdu. Hiç kimsenin arkasından konuşmaz, dedikodu nedir bilmez bir kişilikti. Hayat onu bu dünyadan ve bizlerden 5 Şubat 2019 günü aldı. Yıldızlar içinde olsun…
Ağabeyi Ali Ekici benim ve ailemin iyi dostlarından biridir. Bir söyleşiyle hem bu aileyi anlatmak hem de bu yazıyı Halit Ekici’ye ithaf etmek istedim…
Çok sevdiğim ozanlardan biri “İnsan yaşadığı yere benzer/ havasına suyuna çeker” diye yazar. Ali Ekici’de Çamlıdere’ye benziyor. Çam ağacından almış elini kolunu. Kahkahası kozalaklardan, sözlerini nazik ve kibar yapraklarından alır. Yayla insanı olmasıyla da yardımlaşmacı ve dayanışmacı bir karaktere sahiptir… İşte böyle bir insanla hem Ali Ekici’nin yaşamına hem de Ekicilerin yaşamına pike yapacağız… dolayısıyla bir yolculuğa çıkacağız… Hepinize iyi yolculuklar…
Ali Ekici 1949 yılında Çamlıdere’de dünyaya gelir. 1962 yılında İlkokulu bitirir. İki yıl sonra da Kızılcahamam’a taşınır. Yaşam onun elinden bir emekçi olarak 14 yaşında tutar. Önce Hasırlı Restaurant’ta çalışır. Mahmut Akçengiz ve Cevahir Turan ortaklığında işletilen bu sevimli lokantayı Rizeli iki aile çalıştırırdı. Ali ekici bu lokantada tam iki yıl çalışır. Hemen her işe koşturur. İşin yoğunluğuna göre, bulaşık da yıkar, komilikte yapar. Bıyıkları biraz daha gürleşmeye başladığında ise “garsonluk” mertebesini kuşanır. Hayat tecrübesi gittikçe gelişir. Kendini yavaş yavaş keşfetmeye başlar.
Aradan tam iki yıl geçmiştir. Dile kolaydır söylemesi; 24 ay, 100 hafta ve 730 gün sonra Şehir Aile Lokantası’nı açarlar 3 ortakla. Çorumlu Ömer Usta (Akkaya), Kamil Ertekin ve Ali Ekici… Ömer Usta aşçılık yaparken diğer iki ortak da garsonluk mesleğini icra ederler.
Bu Lokantanın daim müşterileri vardır. O zamanların Aköz Mermer İşletmesi’nin sahipleri gelir. Tanınmış esnaflar, Ankara’dan gelen misafirler, yörenin bürokratları günlük olarak Şehir Aile Lokantası’nın masalarında bulurlar kendilerini… Neler pişmez ki; günlük 4 çeşit çorba, her türlü ızgara, çeşit çeşit meze, tencere yemeklerinin en hası ile birlikte tatlı türlerinin hemen hepsi yapılır bu içkili lokantada.
Yıl 1968. Ağabeyi Hakkı, Çamlıdere’de bir lokanta açma fikrini paylaşır kardeşi Ali Ekici’yle. Karar verilir ve açılır bir aile lokantası. İsmi çoktan hazırdır; Uğrak Aile Lokantası… Burada açılan lokanta; Hasırlı ve Şehirli Aile Lokantası’nın bir özeti gibidir. Hakkı ve Ali Ekici’nin imzasını taşıyan bu lokantada da içki servisi yapılırmış.
Askerlik dönemi gelmiş çatmıştır. 1969 yılında piyade Zırhlı Piyade Kışlası’nda asker olur. Gösterdiği başarı ile İstanbul Davutpaşa’da Talimgâh Çavuş Kursu’nda gördüğü eğitimle çavuş rütbesini takar. 1971 yılında Metristen tezkeresini alır. Askerlik dönüşü tekrar Çamlıdere’deki lokantanın kapısı çalınır. Tam bir yıl çalışır bu lokantada. Sonrasında yine bir gurbet fikri gelişmeye başlar. Sevdiği bir müşteri, “ seni Kıbrıs’a götüreyim” der. Böylelikle başlar Kıbrıs serüveni. “Rebeka” isimli otel Gazi Magosa’dadır. Burada işletme müdürlüğü yapar. Kıbrıs Barış Harekâtı günleridir. Ve otel İngilizlerin elindedir. Bir takım huzursuzluklardan sonra tekrar Anadolu yollarına düşer Ekici…
İstanbul daha cazip görünür ve İstanbul’da başlar daha farklı bir serüven. Hani bir şarkı var ya “ben gurbette değilim/ gurbet benim içimde” diye, Ali Ekici’nin yaşamı da bu şarkı sözünü özetler gibidir. İstanbul’da yeri gelir garsonluk yeri gelir işletme müdürlüğü ve yeri gelir müstecirlik yapar.
Yine bir tanıdığının önerisiyle 1977 yılında Libya’ya gider. BETEKA isimli İstanbul firmasıyla başlar Libya serüveni. Burada çalışan işçilerin yemekhanesini kurar. Alışverişini gerçekleştirir. Sistemini kurar çalışanların. O yıllarda CHP iktidarı bulunuyordur. Bir devlet görevi ile zamanın CHP Ticaret Bakanı Teoman Köprülüler gelir Libya’ya. Bakanın yolu düşer BETEKA’ya. Kader ağlarını adım adım örmektedir. Bakan Teoman Bey’e burada yemek verirler. Burada yediği yoğurdun lezzeti damağında kalmıştır. Bir yoğurda bakar bir de sağa sola. Ticaret Bakanı olduğu için bilir, burada yoğurt olmadığını. Sorar soruşturur ve bizim Ali Ekici’yle tanışır. “Bakanım yediğiniz yoğurdu bizim Ali Bey yaptı” derler. Ali Bey’in maharetini gören bakan, “Sizin orada bir tesis var burayı size verelim” teklifinde bulunur. Dediğimiz gibi kader ağlarını örmeye başlamıştır.
Büyük kardeş Hüseyin, Hakkı, Muharrem Türkiye’den de takip etmektedirler aynı tesisi. Ali Bey’in Libya’dan, Ankara’dan Ekici kardeşler “kaderin ağlarını örmesine” yardımcı olurlar. Ve Bir miktar para ve gurbetin alınteri getirilir bu tesis için. DSİ’ ye bağlı olan Ankara Barajlar Müdürlüğü’nün Kurtboğazı İşletme Tesis’ine girilen bir ihale ile bu tesisi Ekici ailesi alır. Yıl 1978. Tabelanın üzerinde ise “EKİCİ RESTAURANT” yazmaktadır. Birinci sınıf bir restauranttır. Yarı olimpik yüzme havuzuyla ve geniş salonlarıyla gerek düğün, gerek özel günler için aranan ve istenilen bir uğrak yeri olur Ankaralılar için. Diplomatların uğrak yeri haline gelen bu tesis aynı zamanda çok geniş bir piknik alanına da sahiptir.
Tam 20 yıl bu mekan Ankara’nın ve Ankaralıların gözde mekanı olur. Gün olur 50- 60 kişi çalışır. Esas restaurantın omurgasını 15 çalışan oluşturur. Gel zaman git zaman derken bir masalın finaline doğru adım adım gidilir.
Barajlar Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin inisiyatifine geçince de büyük hukuki davalardan sonra 2006 yılında tesis boşaltılır. Ali Ekici zaten 1997 yılında kardeşlerinin önünü açmak için ekmekli olur.
Ali Ekici aynı zamanda politik bir kimliktir. Belediye Meclis üyeliğinden, Esnaf Kefalet Kooperatifi’ne CHP Çamlıdere Gençlik Kolları Başkanlığı’na, Kızılcahamam CHP İlçe Sekreterliği’ne, HP, SODEP, SHP gibi partilerin çeşitli kademelerinde görev yapar.
Şimdilerde ise ağır ağır çıkıyor merdivenleri. Her zaman bir sözü, gözünde özü, yüreğinde biriktirdiği sevdayla yürüyor. Samimi, sevecen ve gönül insanı kimliğiyle geçiriyor günlerini…
Ağabeyi Terzi Hüseyin ve Hakkı, kardeşlerinden Muharrem ve Asker Halit’in anılarıyla hemhal oluyor. Tevazu sahibi olmanın geniş erdemini yaşıyor ve yaşatıyor…
Şimdilerde yavaş yavaş havaya, suya ve toprağa düşecek olan “ÇEMRE”lerin izini sürüyor. Çamlıdere’de başlayan hayat serüvenin, kıtalarla bezenmiş öykülerine raflar kuruyor. Bir de Kızılcahamam’ın göçmen kuşlarını ve aynı zamanda da hiç gelmeyen leyleklerine özlem biriktiriyor…