O BİR BELLEK DUVARI…
O BİR SİVİLTOPLUM KAHRAMANI…
O BİR ATATÜRKÇÜ VE SIKI DEMOKRAT…
TAMİRCİ RESUL YILDIZ…
Ahmet İLHAN Yazdı.
Kentlerin tarihini simgeleyen isimler vardır. Yaşamları ve örnek duruşlarıyla, kentin ortak hafıza duvarını oluştururlar. HER ZAMAN İÇİN İÇİNDE YAŞADIKLARI TOPLUMUN sorumluluklarına karşı bir arayış içindedirler… Bütün yaşam enerjileri bu çerçevede şekillenir… Bazen bir sivil toplumun kuruluşunda, bazen bir insanın sorunun çözülmesinde, çoğu zamanda mesleğinin gerekliliklerinin yapılmasında; gösterdiği önderlik ve örnek yaşam bir bellek duvarı gibi bir tarih ortamı sunarlar…
Kızılcahamam, işte böylesi dönemleri yaşamış, olağanüstü arkadaşlıklara ve dostluklara yelken açmıştır. Namı diğer Koca Usta’dan, Resul Başkan’dan, Tamirci Resul Usta’dan bahsettiğimizi anlamışsınızdır…
Abbas Ahmet ve Makbule Hanımların çocuğu olarak haziran ayının 15’inde Karacaören Köyü’nde dünyaya gelir. Daha beş yaşındayken annesini kaybeder. Bu olay Resul Usta için bir mihenk taşıdır. Hayatını şekillendiren ilk olay bu olaydır… Nedenini yazının akışı içinde anlayacaksınız deyip bizler Resul Usta’nın yaşamına mercek tutmaya devam edelim…
İlkokulun ilk iki sınıfını doğduğu, Karacaören Köyü’nde okur. Sonrasında Kızılcahamam, Kazım Karabekir İlkokulu’nda tamamlar. Bu süre içinde sürekli olarak çalışır. Babasının askerlik arkadaşıdır Şekerci Ali Kaya. Onun yanına verir okul tatillerinde. Daha altı yaşlarında çalışmaya başlar. Şekerci Ali Kaya onun hayat ile ilişki kurduğu ilk deneyim ve birikimlerinin anahtar kelimesi olur. Burada şeker yapmayı, un elemeyi, pasta yapmayı ve daha bir sürü şey öğrenir. İlk ticari deneyimlerini de buradan alır. O zamanların Kızılcahamam’ında bütün otobüsler Kızılcahamam’ın içinden geçmektedir. İşte o otobüsler resul usta için bir satış alanıdır. Sabahın en erken saatlerinde poğaçalar, börekler ve ay çörekleri bu otobüslerde satılır. Akşamında ise Kızılcahamam’ın Açık Hava Sinemalarında da gazoz satar. O zamanlar Gazozcu İsmail’in İLHAM gazozu, Gazozcu Hüseyin’in Çamlık gazozu o dönemlerin en ünlü meşrubatıdır. Açık hava sinemalarından ise o zamanlar tam altı tane sineması var. “Şimdilere bakıldığında ne kadar sosyal bir kültürü varmış” vurgulamasını yaparken gözlerinde hafif bir meltem esiyor…
Annesinin ölümünden sonra babası ikinci defa evlenir. Bir türlü benimsemez bizim öksüz Resul’ü. Annelik yapmaz. Yaşamın ilk kırıklığını babasının evinde yaşayacaktır… Ablası Ayşe Hanım bu olayı çok iyi gözler. Ama elinden bir şey gelmez. İlkokulu bitirir bitirmez de alır kardeşini getirir Ankara’ya… Yaşam burada gülümsemeye başlar. Ablasının kocası Hasan Hüseyin Bey, daha çocuk yaştayken bir motor tamirhanesinin yolunu tutacak zemini hazırlar…
İlk ustası olur Hüseyin ve amcasının oğlu Hacı Varol. İlk anahtarı burada tutar… Elindeki üstüpü, alın terindeki sıcak nem o dönemlerin simgeleri olur…
O küçük yaşta öylesine bir uyum sağlar ki, Mersin’in yolunu tutar üç arkadaş. Ustaları vermiştir görevi. “Gidin Mersin’e ve şu adamı bulun ve bunların makine parkının bütün sorunlarını çözün” der. Yaparlar. Tam üç ay kalırlar mersin’de. Alın terini bilen bir adamdır Varol Kardeşler. O üç ay boyunca haftalıklarını biriktirir. Geldiklerinde eline uzatıverir bir çuval parayı. İlk para kazanmanın keyfidir. Ve bir hafta kadar da izin verir ustaları. Tam iki file kendi kilosundan büyük tıka basa gıda maddesi doludur. Kapıyı çalar büyük bir heyecanla. Babası şehir dışındadır. Üvey annesi açar evin kapısını. “Yine mi geldin” der üvey annesi. Elindeki iki file, bir çift göz, bir çift kulak orada bir başka serüvene eşlik eder. Tam on parmak oracıkta donmuş kalmıştır.
Yürür. Yürüdükçe yürür ve Ankara İstanbul yoluna gelir. Yol çağırmıştır bir kere. O yolda ilk gelen otobüse el kaldırır. Duran ilk otobüs İstanbul’a gitmektedir. Artık İstanbul yolcusudur. Araya araya, sora sora eniştesinin izini bulur. Tekfen’de çalışmaktadır. Tekfen Şantiyesine gelir. “Benim eniştem burada çalışıyor” der. Ve oracıkta bir köşede kıvrılıp yatar. Eniştesi Üçbaş Köy’ünden Hasan Hüseyin Akyol Bey’le buluşur. Eniştesi helal süt emmiş biridir. Burada da bir tamirhanenin yolu tutulur. Hiç ara vermeden tam 26 ay İstanbul’da çalışır. Bilgisine, birikimine tecrübesine ve insanlık durumlarına bir farkındalık katar. Ankara’daki ustaları da genç Resul’ün eğitimine ve öğretimine ve bilimsel bilgisine katkı koyacak eğitimlerin alınmasında öncü olmuşlardır.
Arada bir Kızılcahamam’a dini Bayramlar için gelir. Babası her gelişinde resul’ün suratına bakıp bakıp geniş bir iç çekmiş ikinci evliliğinden doğan haksızlığa hiç anlam verememiştir. Yine böylesi bir ziyarette Fatma Hanım’la nişanlandırır 16 yaşındaki genç Resul’ü…
Tekrar Ankara’ya döndüğünde; VAROL AĞIR DİZEL MOTOR TAMİR SERVİSİ’nde bir kaza ile yüz yüze gelir. Tamir ettiği bir arabanın alev almasıyla eli yüz yanar… Ağır bir yangından çıkmıştır. 1. Derece yanıkla tam 45 gün SSK Dışkapı Hastanesi’nde yatar. İki ay gibi bir süre de Kızılcahamam’da tedavisine devam edilir…
Babası 1967 yılında Kargasekmezde trafik kazasında yaşamını kaybeder… Konu komşu ön ayak olur düğünü yapılır. Ekim ayının ilk haftasında Fatma Hanım’la dünya evine girer. Fatma Hanım ile musmutlu bir evlilik yürütür. Biri askerde olmak üzere tam 4 çocuğu dünyaya gelir. 1970 yılında Makbule, 1972 yılında Sibel, 1974 Hatice ve 1975 yılında da tek oğlu Ahmet dünyaya gelir…
İşte böyle bir zaman dilimidir Resul Usta’nın yaşam öyküsü… Olayların içinde olaylar, konular içinde de konular vardır. İlk eline aldığı gazeteyi, ilk okuduğu haberi, ilk siyasi sohbeti onu sarıp sarmalamaya başlar. Resul Usta’nın hafiften bıyıkları terlemektedir. Asker yolu gözükür. Önce Balıkesir sonrasında da Erzurum ORDONAT Bölüğü’nün bütün araçlarının ve tanklarının bakım ve onarımlarını gerçekleştirir… Askere gitmeden önce evlenir Fatma Hanım’la… İlk çocukları Makbule’de askerdeyken 1970’ yılında doğar.
Askerlik dönüşü resmi bir işe girme arzusu vardır. İlk sınavlarını da başarıyla vermiştir. Teyzesinin oğlu “bırak bu resmi işleri altın gibi mesleğin var aç bir motor tamirhanesi” der. Ve böylelikle başlar bu tamirhane serüveni…
Demirciler caddesinde Osman fidan adında biri bir tamirhane açar. Onunla iş ortağı olur. İki yıl beraberce çalışır. Sonrasında Osman askere gider. Dükkânı da Resul Usta’ya devreder. Artık bir tamirhanenin sahibidir. “Bütün işleri ben yürütmeye başladım” derken de kendine olan özgüvenin doruklarında görür…
Tamirhanede işler son derece güzel gitmektedir. Dönemin belediye başkanlarından biri takar kafayı Resul ustaya, Güzel bir yeri vardır. Birileri dükkandan kovmak için elinden geleni yapar. Dayanamaz Resul Usta… Bunun üzerine E5 karayolunun üzerinde dükkan yapar ve daha güzel bir tamirhaneyle Kızılcahamam’a ve Kızılcahamamlılara hizmet eder…
Siyasi düşüncelerinde berraklık görülmeye başlar. Emeğin ve emekçinin yanında olmayı bir yaşam biçimi olarak benimser…
Bir gün “Erdoğan bulanık beni çağırdı Şoförler Cemiyeti Başkanıydı. Bana ilk önemli görev de burada yapıldı… Ben belediye başkanlığına aday olacağım seni de aramızda görmek istiyorum. Sen de Karacaören Köyü’nün ve Sanayinin temsilcisi olarak belediye meclisi üyeliğine aday olacaksın” dedi. İlk politik teklifi de böylelikle alır.
Ön seçime girer ve liste başı olur. Önseçimde Erdoğan Bulanık kaybeder. Ahmet Özbek seçil ir. CHP’nin adayı olarak. Selahattin Dinçer tekrar belediye başkanı olur. O dönemlerde iyi bir belediye meclis üyeliği yapar. Kızılcahamam’ın tüm çıkarlarını bir avuç çıkarcıya karşı savunur…
Demirciler, marangozlar ve Oto Sanatkarları Derneği Yönetim Kurulu’na seçilir. “Şekip Öner başkanımızdı” derken de kimler geldi kimler geçti diye gözlerine nem düşüyor Resul Usta’nın… Esnaf Kefalet Kooperatifi’nin Yönetimine seçilir. Başkan Aliihsan Sarıoğlu’dur. 1975’li yıllarda Kızılcahamam’ın ilk ve tek Tüketim Kooperatifi kurulur. “Halkın temel tüketim maddelerini daha ucuza sağlıyor ve daha kaliteli ürün satışı gerçekleştiriyorduk” derken de doğrudan üretim bölgelerinden ürünler getirip doğrudan tüketiciyle buluşturmanın onurunu paylaşıyordu. Buradan söyleyeyim bu HALKIN TÜKETİM KOOPERATİFİ (HALK-KOOP)un kurucuları ve ilk yönetim kurulu üyesi olmaktan da gurur ve onur duyuyorum…
Resul Usta’nın arası her zaman gençlerle arası çok iyi olur. Kızılcahamamspor Gençlik Ve spor Kulübü’nün uzun yıllar yöneticiliğini yapar. Aynı zamanda da Çıtakspor’un kuruluşunda önderlik yapar…
Resul Usta’ya tekrar pike yapalım. Koca Usta, artık Kızılcaham’ın tanınmış ve sevilen kişileri arasına girmiştir. Hemen her sosyal olayda kendisini gösterir. 1980’ askeri diktatörlüğünden sonra bütün partiler kapatılır. Eski partiler yerini yeni partilere bırakır. SODEP kurulur Erdal İnönü’nün öncülüğünde. Resul Usta yine üstüne düşen sorumluluğu yapar ve kurucuları arasında yer alır… SODEP- HALKÇI PARTİ birleşmesinden doğan SHP ilçe Başkanlığı yaptı…
Diğer yandan da tamirhane de tanınmış bir işyeri olmuş yeniliklere imza atan ve Kızılcahamamlı şoförlerin, en zor konularda sorunlarına çare olurlar. Elinden onlarca çırak, kalfa, ve usta yetişir…
Benzinle çalışan araca ilk dizel motoru değişimini yaparak bir Devrim niteliğinde işe imza atarlar. Kendi işine aşık, yenilikçi bir o kadar da yeniliklere açık bir işyeri sahibidir. Çalışanlarına da bu duyguyu ve aşkı çok iyi anlatabilmiştir…
Küçük Sanayi Sitesi Yapı Kooperatifi’nin Kurucu Başkanlığı’nı yapar. 74 üyesi vardır. Projesini ve imarını bizzat kooperatif yaptırır. On sene başkanlığını yapar. Kızılcahamam’a örnek bir sanayi sitesi kazandırır. Aynı zamanda da hiçbir zaman maaş almaz. Bu tutum ve davranışı da asla unutulmaz…
Doğduğu köyüne olan sorumluluğunu da yaparak Karacaören Köyü Kalkındırma ve Güzelleştirme Derneği’ni kurucuları arasında yer alır. Köy günleri ve festivaller organize ederler ve Kızılcahamam’a ilk örnek olacak bir örgütlenme biçimine de önderlik eder…
Saniyelerin dakikalara, dakikaların, saatlere, saatlerin günlere, günlerin haftalara, haftaların aylara, ayların yıllara, yılların ise onlarca yıllara dönüştüğü an ve zamanlar gelip geçer. 1998’yılında emekli olur…
Gün olur insanın da arızaları ortaya çıkar. Bedenin dayanamayacağı hırpalanmalar gündeme gelir oturur baş köşeye… 2011 yılında sağlık problemleri başlar. 2013 de kendinden alınan ilikle ilik nakli yapılır. Defalarca kemoterapi görür. Zor olsa da başından o büyük belayı atar. Burada da müçadele azmi ön plandadır. Yaşama arzusunun ve yaşama bağlı kalmanın ödülünü alır… Bu döneme azim, inanç ve kararlılık damga vurur…
Tam sekiz torunu var. Onlarla kurduğu yakınlığın ve yatkınlığın samimiyetini görüyor… Can içinde canan olmanın huzurlu duygusunu yaşıyor… Camisine de gidiyor, ibadetinden eksik kalmıyor. Demokrat ve cumhuriyet çocuğu olmanın haklı ve gururlu okumalarını da yapıyor…
İnsana huzur ve güven veren bir kişiliği var Koca Usta’nın. Seviyor ve seviliyor… Toplumun tüm kesimine seslenmesini biliyor… Kızılcahamam sevdalısı… Bilimsel duruş ve kültürel yapılanmaların sıkı takipçiliğini yapıyor… Zorlukları görüyor ama o tepeler bakmak yerine ayağının ucunu takip ediyor… Biliyor zirvelere adımlar taşır… Kızılcaham kavruk bir sonbaharı yaşıyor. Güneş apartmanların arasından yüzünü gösteriyor… Sarı sıcak bir sonbahar giderek masmavi bir gökyüzüne çekiliyor… Hayatlarımız ve öykülerimiz gibi. Sen çok yaşa Resul Usta… İyi ki girdin yaşamımıza… Uzun ömürlerin olsun ve sağlıkla ve mutlulukla yaşa…
Çok takdir ettiğim bir kişilik, söyleyecek çok kelime var ama her şeyden önce dürüst başkaca bir söze gerek yok bence, Allah C.C. sağlıklı, mutlu, uzun bir ömür versin. Kendisine saygım sonsuz........