banner94

SADECE SORUYORUM?

“ Sadece soru soruyorum?  Şiir gibi şehir mi, giydirilmiş şehir mi? ”

SADECE SORUYORUM?

“ Sadece soru soruyorum?  Şiir gibi şehir mi, giydirilmiş şehir mi? ”

uğur demirbaş
uğur demirbaş
17 Eylül 2019 Salı 22:57
551 Okunma
SADECE SORUYORUM?

                                GÖNÜL  GÖZÜNDEN  AŞK  DAMLAR…

Sadece soru soruyorum?  Şiir gibi şehir mi, giydirilmiş şehir mi? ”

Medeniyet nedir? Medeni insan nasıl yaşar? Medeni insan nasıl davranır? Medeni insanın yaptığı ve yaşadığı ev, kurduğu ve medeniyeti yaşattığı şehir nasıl olur?

Ah bu anlamsız sorular günlerdir değil, aylardır değil, yıllardır beynimi kemirir, zihnimi altüst eder, gönül dünyamı yıpratır ve yıkar.

Hiçbir kaynakçaya gitmeden kendi aklıma, bugüne kadar edindiğim ve kendimce geliştirdiğim bilgiye ve tecrübeye dayanarak bir medeniyet ve medeni insan tanımını ve tarifini iki soruyla açmak ve iki hadisle yapmak istiyorum:

Medeniyet, insanın fıtratına, yani yaratılış kodlarına uygun olarak aklını, gönlünü ve ruhunu kullanarak kendisini geliştirmesi, yenilemesi ve yenilik peşinde koşması mı?

Öyle olmalı, fıtrat gelişme, yenilenme, yenilik getirme üzerine inşa edilmiş ilahi bir yapı. Eğer öyle olmasaydı O mübarek ağız: “ Günü gününe eşit geçen bizden değildir.” der miydi; demezdi.  

Kendisini geliştiren, yenileyen, bununla yetinmeyen ve her geçen gün yenilik arayışına giren; bu gelişimi, bu yenilenmeyi, bu yeni arayışları karşılayan insan nasıl yaşar, nasıl davranır ve etrafına nasıl faydalı olur? İşte bütün mesele de tam burada. Yine o mübarek ağız şöyle demiyor mu? “ İnsanların en hayırlısı, insanlığa faydalı olandır.” O demişse doğrudur ama biz doğrunun neresindeyiz…

Sözü uzatmayayım, başlık soruma getirmek istiyorum konuyu:

“ Şiir gibi şehir mi, giydirilmiş şehir mi?”

Medeniyet şiir gibi kurulmuş ve yaşanan şehirlerdeki hayat düzeni olmalıdır ve öyledir. İyi güzelde bir üst irade, yani devlet, Kızılcahamam’ da cadde kenarlarında bitişik nizam inşa edilmiş binaların dış cephelerini giydirmeye başladı.

Bunu öğrendiğim an tokat yemişe döndüm; hem de güçlü ve okkalı bir Osmanlı tokadıydı bu.

Niye diye sormayın, şiir gibi şehirler kuran, bizlere miras bırakan ve bu mirasla övündüğümüz bir neslin devamı değil miyiz? Olsaydık, kurduğumuz şehir de tarihi değer taşımaz mıydı, gelecek nesillere miras olarak kalmaz mıydı?

Demek ki kuramadık ve bir üst irade, bu çirkinliği teknolojik imkanlarla giydirerek kapatayım ve bir parça düzene girin diye gelmez ve dış cephelerin şeklini değiştirmeye başlamazdı.

Ne diyelim; Eyvallah…

Biz şiir yazmaya devam edelim; en son yazdığım bir şiir.

                             ...ben sana bakayım, sen denize bak;
                             gönül gönüleyiz; günaydın CANIM...
                             ...gözlerin gökyüzü, sanma çok uzak;
                             gönül gönüleyiz; günaydın CANIM...
                                                          ***
                              ...denizler maviye bir aşk deryası;
                              ufuklar maviye bir aşk rüyası...
                              ...her şiir maviye bir aşk duası;
                              gönül gönüleyiz; günaydın CANIM...
                                                         ***
                               ...her martı çığlığı adındır dinle;
                               dalgalar sevdamı yayar sahile...
                               ...nerde olursan ol, kalbim seninle;
                               gönül gönüleyiz; günaydın CANIM...

 Bir başka şiir:

                                ...gel demeden gelir, bahar da yazda;
                                artık gel demeden gelenlerden ol...

                                hasreti gönlümden silenlerden ol…
                                ...bazen çekilmiyor sitem de nazda;
                                artık gel demeden gelenlerden ol...
                                hasreti gönlümden silenlerden ol...
                                                         ***
                                ...oku, Allah bile bilinmek ister;
                                bilinen gönülden sevilmek ister...
                                ...seven, sevdiğine kavuşmak ister;
                                artık gel demeden gelenlerden ol...
                                hasreti gönlümden silenlerden ol...
                                                         ***
                                  ...kaç yıl geçti aradan düşün şöyle bir;
                                  sevgide imandın, sen aşkta tekbir...
                                  ...alnımda yazıydın, değil elde kir...
                                  artık gel demeden gelenlerden ol...
                                  hasreti gönlümden silenlerden ol...

                                                              ***

Hoşcakalın, sağlıcakla kalın, hep sevgide ve aşkta kalın.

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
banner89

banner83

banner26