RAMAZAN’A HAZIRLIK
“ Evet, yine tüllendi şafak, yine açıldı nikap. Bağlara sindi cennet kokuları, yüzlerde görüldü tebessüm, pazara rağbet geldi. Bire on, bire yüz, bire yedi yüz, bire binlerin verileceği bir pazarın, bir sonsuz hazinenin önüne kuruldu ...”
Bu sene Ramazan Ayına , 16 mayıs 2018 çarşamba günü başlıyoruz inşaallah. Salı akşamı ilk teravih namazını kılacağız ve ilk sahura kalkacağız...
Allah-ü Teala Ramazan-ı Şerifimizi mübarek kılsın.
Bir gönül dostunun diliyle: "Gelin, gelin! Kim olursanız, ne olursanız olun, yine gelin. Bu kapı, bu pazar ümitsizlik kapısı değil!"
Sosyal yardımlaşma ve dayanışmanın pekiştiği, sevgi, saygı ve kardeşlik duygularının daha da güçlendiği Müslüman toplumunun manevi hayatında çok özel bir yeri olan, üç ayların üçüncüsü ve en önemlisi olan Ramazan ayına ulaşmak üzereyiz. Recep ayı içerisindeki Regaip ve Miraç gecesiyle, Şaban ayı içerisindeki Berat gecesini geride bıraktık onbir ayın sultanı ramazana ulaşıyoruz.
Ramazan’ın kıymeti; bütün insanlığı huzura ve mutluluğa kavuşturmak için Allah tarafından gönderilen Kuran’ı Kerim’in bu ayda inmeye başlamasından, bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesinin bu ay içerisinde bulunmasından ayrıca, İslam’ın beş esasından biri olan oruç ibadetinin bu aya tahsis edilmiş olmasından kaynaklanmaktadır.
Ramazan ayının, günahkâr kullar için yeniden kendine gelme, canlanıp ayağa kalkma ve şeytanın vurduğu prangayı koparma fırsatı verdiğini de Hz. Peygamber şöyle belirtir: “ Ramazan ayı gelince, cennet kapıları ardına kadar açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar zincire vurulur”
Her yıl Ramazan ayı yaklaşırken fert ve toplum hayatında bir neşe ve canlılık görülür. Ramazan; aylar içinde sultanlıkla taltif edilen bir payenin sahibi olarak, kandillerle karşılanıp, bayramlarla uğurlanır. İftar, sahur, teravih mukabele fitre , zekât , sadaka gibi ibadetlerin ifa edilişinin neşesinin ötesinde manalar taşıyan merasimlerle de sultan olmanın ayrıcalıklarını yaşar.
Yapılan dileklerin dalga, dalga Allah’a ulaştığı, dökülen pişmanlık gözyaşlarının günahları silip yok ettiği kandillerin üçünü geride bıraktık.
“ Evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu da cehennemden azatlık olan” Ramazan ayına yaklaştık, bin aydan daha hayırlı olan kadir gecesi bizi beklemekte. İşlediğimiz günahlardan temizlenmemiz sevaplara bezenmemiz için yeni bir fırsat gelmiştir. Bu fırsatı iyi değerlendirmek için Ramazan da oruçla buluşmaya, Kuran’la buluşmaya , namazlarımızı kılmaya, cemaatle kılmaya gönüller yapmaya gayret etmeliyiz.
Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “ Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kuran’ın indirildiği aydır.”
Yine bir gufran ayında bulunuyoruz. Afv için, ha bir gayret daha diyeceğimiz günlerdeyiz. İbadete yeni bir şevk ve aşk ile sarılacağımız günlerdeyiz. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) de bu ayla ilgili olarak: “ Bir kimse, inanarak ve sevabını Allah’tan bekleyerek, ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır.” Buhari Savm, 7.
İbadetlerin bir hükmü birde hikmeti vardır. Hikmeti gerçekleşmeyen ibadet, ibadet özelliğini kaybeder, adet halini alır.
Namazın hikmeti, günahların ortadan kalkmasıdır. Bir yerde işler ve ilişkiler bozuksa o yerin insanları namazlarını hikmetine uygun kılmıyorlar – davranmıyorlar demektir. Oruçta böyledir. Hikmeti gerçekleşmezse açlık ve susuzluktan ibaret kalınmış demektir. Efendimiz (a.s.) “ Birçok oruç tutanlar vardır ki, tuttuğu orucun yalnız açlık ve susuzluğu yanına kalır” buyurmuştur. Şu hadisi şerifte şayana dikkattir.
“ Kim ki, yalan söylemeyi, yalan işle amel etmeyi bırakmazsa, Allah o kimsenin yemesini içmesini bırakmasına kıymet vermez.”
Bazı oruçlular vakti gelince iftar ederler, birçok iftar edenlerde oruçlu dururlar. Midenin tuttuğu oruç, imsak da başlayıp iftarda sona erer. Ama oruç vesilesiyle kuvvetlenen irademiz sayesinde dilimizin orucu, yalan ve kötü söz söylememek için devam eder, elimizin orucu fena fiilleri tutmamak için, ayaklarımızın orucu kötülük için yürümeyerek, kulaklarımızın orucu günah sözleri işitmeyerek, zihnimizin orucu toplumu ifsat edici, fitne ve fesat üretmeyerek devam eder. Mide iftar eder ama bedenin uzuvları zararlı faaliyetlere karşı imsak halini sürdürürler. Orucun hikmeti de böylece gerçekleşmiş olur.
En tehlikeli ve sinsi düşmanımız nefis ve şeytan damarlarımızda dolaşıyor, beynimize girip fikirlerimizi çalarak, vesvese ve korku üreterek bizi saptırmaya çalışıyor.İbadetler, imanımızı ve ibadetlerimizi ifsat edicilere karşı koruyan, güçlendiren unsurlardır.İşte ramazan ve orucun hikmeti de burdadır.
Ramazan ayında sabah namazı: Sabah namazı; kâinatın sultanı ile günün başlangıcında ki buluşmadır. Onun rahmet çeşmesine yönelmedir. Sabah namazı baharın ilk vakitlerine benzer. Nasıl ki baharın ilk vakitlerinde ağaçlar tomurcuklanır, çiçeklenirse sabah namazı da mahsul verecek hayat ağacının tomurcuklanmasıdır. Sabah namazı, doğan yeni günün hayırlı olması için bir duadır. Sabah namazı imanın en mühim göstergelerindendir. Zira fedakârlık yönü en belirgin olan namazdır. . Ramazan da sabah namazı kılmak, cemaatle kılmak kolaylaşıyor. Zira sahura kalkıyoruz, imsakla beraber ezanlar okunuyor. Sabah namazını kılan Allah’ın himayesi altındadır. Allah, sizden hiçbir şekilde himayesine saldırmanızı istemez; zira Allah, kim himayesine saldırırsa onu yakalar, sonra yüzükoyun cehennem ateşine atar.
Cenab-ı Hak Ramazan ayında yapılan nafile ibadetlere farz sevabı veriyor. Ramazan ayında yapılan nafile ibadetlerin karşılığı böylede, farzların karşılığı nasıl? Onlara da yetmiş farz sevabı veriliyor. Ubey b. Kab (r.a.) der ki. “ Bir gün Resülüllah ( s.a.v.) bize sabah namazını kıldırdı ve filan burada mı dedi. Ashap hayır dediler. Falanca burada mı dedi. Ashap hayır dediler. Resülüllah (s.a.v.) Bu iki namaz; yatsı ve sabah namazları münafıklara en ağır gelen namazdır. Bunlarda bulunan ecri bilseniz dizlerinizin üzerinde emekleyerek dahi olsa cemaatle kılmaya gelirdiniz ” buyurdu.
“ Ol mahiler ki derya içredir, deryayı bilmezler.” Uçsuz bucaksız bir rahmet deryası içindeyiz, ama galiba kıymetini hakkıyla bilemiyoruz. Allah kıymetini ve ecrini bilmeyi nasib eylesin.
Peygamberimiz ( s.a.v.) “ Ümmetlerim Ramazan’ın değerini hakkıyla bilselerdi, bütün senenin Ramazan olmasını isterlerdi” buyurdu.
Her ay güzeldir, ancak Ramazan ayı başka. Her ayda oruç tutulursa kabul edilir. Fakat Ramazan ayında bir başkadır. Çünkü diğer aylarda ki iyilik ve ibadetlere bire on belki yüz sevap söz konusu olabilir. Ancak Ramazan ayı öyle değildir. Onda bire yedi yüz ve daha fazlası sevaplar verilir. Bunun içindir ki, fitreler, zekâtlar bu ayda ödenir.
Ramazan öyle bir aydır ki, Allah gündüzleri oruç tutmayı farz ve gece ibadetini de nafile kılmıştır. Bu ayda bir kimse; Allah’a bir hayırla yaklaşırsa, diğer aylarda bir farz eda etmiş gibi olur. Bu ayda bir farz eda eden diğer aylarda yetmiş farz eda eden gibi sevap alır. Ramazan sabır ayıdır. Sabrın sevabı ise cennettir. Ramazan, ihsan ve yardımlaşma ayıdır. Müminin rızkı bu ayda artar, bereketlenir. Ramazan öyle bir aydır ki, evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu da cehennemden kurtuluştur.
Ramazan ayı; cennet kapılarının sonuna kadar açıldığı, cehennem kapılarını n kapandığı, şeytanlarında zincire vurulduğu aydır. Bu kutsal ayda, karlı ahret ticareti yapmaya, sevapları artırmaya, cennete ve onun güzel nimetlerine ermeye gayret edelim.
Cenab-ı Hak bu ayda rahmet kapılarını sonuna kadar açarak ve kişinin manevi hayatı için olumsuz faaliyetlerde bulunan şeytani güçlerin faaliyetlerini kısıtlayarak Müslüman’a manevi hayatını gözden geçirebilmesi için büyük bir fırsat sunmaktadır.
Yine Ramazan geldi. Tüm mağfiret imkânlarıyla. Cennet kapıları ardına kadar açık, cehennem kapıları sonuna kadar kapalı. Şeytanlar bağlı. Böyle bir aya erişip de bağışlanmamış olana yazık! Ramazanda da bağışlanmazsa insan, peki başka ne zaman?
Aklanmak, Ramazanda değilse, peki ne zaman.
Peygamberimiz ( s.a.v. ) bu ayda okudukları hutbe de:
“ Ey İnsanlar! Büyük ve mübarek bir ay sizi gölgesi altına almıştır. Bir ay ki, içinde bin aydan daha hayırlı olan bir gece vardır. Bir ay ki, Allah gündüz orucunu farz, gece ibadetini de sünnet kılmıştır. Bu ayda bir iyilik yapan başka zamanlarda bir farzı yerine getiren kişi gibi sevap kazanır. Bu ayda bir farzı yerine getiren kimse de başka aylarda yetmiş farz eda etmiş gibi olur. Ramazan sabır ayıdır. Sabrın mükâfatı ise cennettir. Ramazan eşitlik ayıdır. Müminin rızkının çoğalacağı aydır. Kim bu ayda bir oruçluya iftar verirse, bu davranışı günahlarının affedilmesine, kendisinin cehennemden kurtulmasına vesile olur. Oruç da, Kuran da kıyamet gününde Mümin’e şefaatçidir. Ramazan, evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu da cehennemden kurtuluş ayıdır. Bu ay da cennet kapılarının açıldığı, cehennem kapılarının kapandığı, şeytanın zincire vurulduğu aydır. Eğer ümmetim, Ramazan ayında tecelli eden faziletleri bilmiş olsalardı, bütün senenin Ramazan olmasını temenni ederlerdi” buyurdu.
Gündüzleri Saim, geceleri kaim olanlar, imkânlarından başkalarını da yararlandıranlar, Yüce kitabımız Kuran’ı mukabele edenler, bu ayda Kadir var Sizlerde Yüce Mevla’nın katında kadirli, kıymetli bir kişi olmaya çalışınız.
AHMET KÖKEN
İLAHİYATÇI