mevlid kandilinin anlamı nedir mevlit kandili ne demektir Mevlid Kandilinin fazileti mevlid kandilinin önemi mevlid kandilinin anlamı
Mevlit kandilinin anlamı Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in(s.a.v) doğum günü olan rebiyülevvel ayının on ikinci gecesinde kutlanan kandildir.
Dünyada önemli gelişmelere neden olan kutlu doğum insanlık tarihinin en önemli olaylarından biridir.
Çünkü O'nun dünyaya geldiği dönemde insanlar her türlü değer ölçülerini yitirmiş kelimenin tam anlamıyla yollarını şaşırmışlardı. Küfür ve haksızlık gönülleri karartmış Allah’a giden yoldan uzaklaştırmıştı.
Sosyal hayat bozulmuş ahlak tamamen raydan çıkmıştı. Kadınlara esir muâmelesi yapılıyor bir eşya gibi alınıp satılıyordu kız çocukları acımasızca diri diri toprağa gömülüyordu.
Yeryüzünde insanın en çok ihtiyaç duyduğu şey olan huzur can ve mal güvenliği kalkmış gibiydi.
Dünyanın birçok köşesi kanlı boğuşmalara sahne oluyordu. Cihanın ıslâhı bir peygamberin gönderilmesine muhtaçtı. Bütün ümitler Yahudi ve Hristiyan dinlerinin müjdelediği (Bkz. Saff 6) âhir zaman peygamberine yönelmişti. Bütün dünya karanlıklar içinde bu kurtarıcının gelmesini dört gözle bekliyordu.
İşte Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) böyle bir zamanda dünyaya gelmişti. Bu gecenin sabahı gerçekten de nurlu bir sabahtı. İnsanlık için yepyeni bir gün doğmuş aydınlık bir devir açılmıştı. Bir fazilet güneşi ve hidâyet meş’alesi olan Sevgili Peygamberimiz’in gönderilişi Yüce Allah’ın bütün insanlara en büyük nimetlerinden birisidir. Bu hususta Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulmuştur: “İçlerinden kendilerine Allah’ın ayetlerini okuyan kendilerini temizleyen kendilerine kitap ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermekle Allah mü’minlere büyük bir lütufta bulunmuştur. Halbuki onlar önceleri apaçık bir sapıklık içindeydiler.”(Âl-i İmrân 164) Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle o âlemlerin Rabbinden “âlemlere rahmet olarak gönderildi.” (Bkz. Enbiyâ 107)
Hz. Peygamber’in güzel ahlâkla yoğrulmuş hayat tecrübesini araştırmaya ondan yararlanmaya her zaman olduğu gibi bugün de çok ihtiyacımız vardır. Sevgili Peygamberimiz’i onun güzel ahlâkını davranış ve uygulamalarını gelişen dünya şartlarına yön verecek insanlığın problemlerine çözüm getirecek Kur’an-ı Kerim’i zenginliği ile yeniden tanımalı ve tanıtmalıyız.
Peygamberimizin doğumunu anarken yalnız mevlid okumak ilâhiler söylemek ve kandil simidi dağıtmak yeterli değildir. Onun doğumunu anmaktan asıl maksat evrensel olan risâletini yüksek ahlâkını fazîletini adâlet ve doğruluğunu hatırlamak ve bunları hayatımızda uygulama azmini tazelemektir. Yüce Allah’ın sevgisine hoşnutluğuna ve bağışlamasına ermenin yeğane yolu Hz. Peygamber’in yolundan gitmektir. Bu konuda Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulur: “(Ey Muhammed!) De ki: Allah’ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir.” (Âl-i İmrân 31) Bu ayette de belirtildiği gibi Allah’ı hoşnut etmek O’nun Peygamberine uymak ve onu örnek almakla mümkündür.
Mevlit kandilinin anlamı Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in(s.a.v) doğum günü olan rebiyülevvel ayının on ikinci gecesinde kutlanan kandildir.
Dünyada önemli gelişmelere neden olan kutlu doğum insanlık tarihinin en önemli olaylarından biridir.
Çünkü O'nun dünyaya geldiği dönemde insanlar her türlü değer ölçülerini yitirmiş kelimenin tam anlamıyla yollarını şaşırmışlardı. Küfür ve haksızlık gönülleri karartmış Allah’a giden yoldan uzaklaştırmıştı.
Sosyal hayat bozulmuş ahlak tamamen raydan çıkmıştı. Kadınlara esir muâmelesi yapılıyor bir eşya gibi alınıp satılıyordu kız çocukları acımasızca diri diri toprağa gömülüyordu.
Yeryüzünde insanın en çok ihtiyaç duyduğu şey olan huzur can ve mal güvenliği kalkmış gibiydi.
Dünyanın birçok köşesi kanlı boğuşmalara sahne oluyordu. Cihanın ıslâhı bir peygamberin gönderilmesine muhtaçtı. Bütün ümitler Yahudi ve Hristiyan dinlerinin müjdelediği (Bkz. Saff 6) âhir zaman peygamberine yönelmişti. Bütün dünya karanlıklar içinde bu kurtarıcının gelmesini dört gözle bekliyordu.
İşte Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) böyle bir zamanda dünyaya gelmişti. Bu gecenin sabahı gerçekten de nurlu bir sabahtı. İnsanlık için yepyeni bir gün doğmuş aydınlık bir devir açılmıştı. Bir fazilet güneşi ve hidâyet meş’alesi olan Sevgili Peygamberimiz’in gönderilişi Yüce Allah’ın bütün insanlara en büyük nimetlerinden birisidir. Bu hususta Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulmuştur: “İçlerinden kendilerine Allah’ın ayetlerini okuyan kendilerini temizleyen kendilerine kitap ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermekle Allah mü’minlere büyük bir lütufta bulunmuştur. Halbuki onlar önceleri apaçık bir sapıklık içindeydiler.”(Âl-i İmrân 164) Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle o âlemlerin Rabbinden “âlemlere rahmet olarak gönderildi.” (Bkz. Enbiyâ 107)
Hz. Peygamber’in güzel ahlâkla yoğrulmuş hayat tecrübesini araştırmaya ondan yararlanmaya her zaman olduğu gibi bugün de çok ihtiyacımız vardır. Sevgili Peygamberimiz’i onun güzel ahlâkını davranış ve uygulamalarını gelişen dünya şartlarına yön verecek insanlığın problemlerine çözüm getirecek Kur’an-ı Kerim’i zenginliği ile yeniden tanımalı ve tanıtmalıyız.
Peygamberimizin doğumunu anarken yalnız mevlid okumak ilâhiler söylemek ve kandil simidi dağıtmak yeterli değildir. Onun doğumunu anmaktan asıl maksat evrensel olan risâletini yüksek ahlâkını fazîletini adâlet ve doğruluğunu hatırlamak ve bunları hayatımızda uygulama azmini tazelemektir. Yüce Allah’ın sevgisine hoşnutluğuna ve bağışlamasına ermenin yeğane yolu Hz. Peygamber’in yolundan gitmektir. Bu konuda Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulur: “(Ey Muhammed!) De ki: Allah’ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir.” (Âl-i İmrân 31) Bu ayette de belirtildiği gibi Allah’ı hoşnut etmek O’nun Peygamberine uymak ve onu örnek almakla mümkündür.