Kızılcahamam Çıtak Türkmen Kültür Derneği tarafından düżenlenen "Kızılcahamam Sevdası" konulu şiir yarışması sonuçları açıklandı.
Dernek Başkanı Ali Ihsan Maden , Seçicı kurul üyelerinden Yusuf Akgül, Sırrı Er ve Ufuktan Yüksel ile birlikte dernek merkezinde yaptıģı açıklamada, değerlendirmede dereceye giren şairleri kamuoyuna duyurdu.
Buna göre:
1.lik Ödülü Nihat Malkoç (Trabzon),
2.lik Ödülü İbrahim Şaşma (Karaman),
3.lük Ödülü Mustafa Doğan (Mersin)
Mansiyon Ödülleri:
Ulvi Yürük (Eskişehir),
Selahattin Ersin (Kızılcahamam)
İzzet Boncuk (Kızılcahamam)...
Şiir ödüllerinin 18 Mart 2017 Cumartesi günü Kızılcahamam Belediyesinin katkılarıyla düzenlenecek olan, Dr. Lütfü Şahsuvaroğlu'nun onur konuğu olarak katılacağı "Şühedanın İzinde Asımın Nesli "proğramında verileceği açıklandı.
“Kızılcahamam Sevdası” konulu ŞİİR Yarışması BİRİNCİSİ
KIZILCAHAMAM ŞEHRENGİZİ
Nihat MALKOÇ / Trabzon
Güzel payitahtımın uzağına düşersin
Hasretin ateşinde yanar yanar pişersin
Bulutlara erişir masmavi bacaların
Hayata hayat katar eşsiz kaplıcaların
Bir hasret türküsüsün, sazımızda ezgisin
Alnımıza yazılan ilâhî bir yaz(g)ısın
Efkârın şahikası, muhabbetin demisin
Bu çağın gülen yüzü, zamanın erdemisin
Gözden akan kanlı yaş, içli bir bestesin sen
Köz köz olmuş yürekten yükselen sestesin sen
Soframızda bereket, aşsın Kızılcahamam!....
Mazlumların gözünde yaşsın Kızılcahamam!...
Ankara'nın incisi, cenneti andırırsın
Uzağına düşünce, yürekler yandırırsın
Yürürüz yaylaların bayırından, düzünden
Geçmişini iz eyle, uzaklaşma özünden
Bozkırın ortasında yemyeşil aşk diyarım
Sana bir diken batsa acıyı ben duyarım
Bu toprakta geçirsem ömrümün baharını
Ancak vuslat dindirir yüreklerin hârını
Hasret sağnak sağnaktır hicranın siyahında
Dünya yerinden oynar yüreklerin âhında
Gönül dağında zirve, başsın Kızılcahamam!....
Hasretin yüreklerden taşsın Kızılcahamam!....
Türkülerde nağmesin, bağlamada telsin sen
Sözler kifayetsizdir, bir ömre bedelsin sen
Yaylaların yemyeşil, burcu burcu kokarsın
Gönül coğrafyamıza sevgi olup akarsın
Kadim çeşmelerinin çatlağından su sızar
Anadolu göz(d)esi, tarihler seni yazar
Geride bırakmışsın o kadim asırları
Bir paylaşsan bizimle içindeki sırları
Sana olan sevgimi kalbimde taşıyorum
Senden ayrı düşsem de seninle yaşıyorum
Yârin gözünde sürme, kaşsın Kızılcahamam!....
Gören güzelliğine şaşsın Kızılcahamam!....
Soğuksu Millî Parkı doğanın kucağında
Yanar gurbete düşen hasretin ocağında
Kara akbabalara karaçamlar yuvadır
Ormanlardan süzülen ne latif bir havadır
Mâzinin gizemini korur yemyeşil köyler
Gece ayın on dördü dağlara şarkı söyler
Seher vakti haneler kuş sesiyle uyanır
Şehrin bugünkü hâli mâzisine dayanır
Şehrengizler güzeli, dünden yarına akar
Varlığı ganimettir, yokluğu yürek yakar
Sevdanın gözbebeği, hoşsun Kızılcahamam!....
Hakikati arayan düşsün Kızılcahamam!....
Güzelliğe kapısın, çirkinliğe perdesin
Eşsiz güzelliğinle baktığım her yerdesin
Çilekeş bülbüllere bahçende gül raks eder
Gönül aynalarına güzelliğin akseder
Yüreğimin başkenti, nihai durağısın
Kadim anılarımın altından varağısın
Huzurun otağıdır, Yukarı Cami hoştur
Senden ayrı yaşanan ömür ne kadar boştur
Şehrin kadim tarihi ilkçağlara uzanır
Toprağına bir eken, biçerken bin kazanır
Sadık yârimizsin sen, eşsin Kızılcahamam!....
Hasretin yaramızı deşsin Kızılcahamam!....
Ey bozkırın çocuğu Karagöl'ün var senin!...
Endemik bitkilerin, gonca gülün var senin
Mevlâm Yabanâbad'a güzellikler vermiştir
Dağların yamacında meşeler gövermiştir
Kirpiği ok misali, hilâldir yârin kaşı
Bir orduyu doyurmuş efsane Ayran Taşı
Şehrin betonlarında yaşamayın cinneti
Sizleri çağırıyor termal turizm cenneti
Her tarafın zariftir, başkentin akciğeri
Bu bakir toprakların bilinmeli değeri
Kem göze batırılan şişsin Kızılcahamam!...
Bazlama(n) tavalarda pişsin Kızılcahamam!...
Şehirlerin içinde bulmak zordur dengini
Orman yeşil, gök mavi; unutamam rengini
Vuslatınla toplanır yürekteki kırıklar
Hasretin nişanesi ateşin hıçkırıklar...
Gurbete düşenlerin sitemini dinlersin
Hicran nöbetlerinde kederinden inlersin
Hatıralar sızarken zaman aralığından
Cesaretin okunur gözün karalığından
Hayat kaynağımızdır Soğuksu Millî Parkı
Zaman durdukça var ol, hiç susmasın bu şarkı
Özgürlüğe uçuşan kuşsun Kızılcahamam!....
Çağdaş medeniyete koşsun Kızılcahamam!....
Nihat MALKOÇ
Meslek: Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni
TRABZON
“Kızılcahamam Sevdası” konulu ŞİİR Yarışması İKİNCİSİ
KIZILCAHAMAM ŞEHRENGİZİ
İbrahim ŞAŞMA / Karaman
Selam gönül burcuma, selam gurur kentime.
Selam dost membaına, sırr-ı sürur kentime.
Selam suların yurdu, selam Lokman bakışlım.
Selam nazenin şehir, her zerresi nakışlım.
Örtün üzerimi örtün, yemyeşil kızılçamlar.
Zayi olsun ruhumda, kasavet ile gamlar.
Kendim bildim bileli, ben bir şehre meftunum.
Yeri gelir Kerem’im, yeri gelir Mecnun’um.
Bir güvercin misali, Soğuksu’ya kondum ben.
Cümle dertten marazdan, bu diyarda ondum ben.
Suyu Hızır misali, mübarek bir dokunuş.
Ben sustum bu şehirde, konuş yüreğim konuş.
Nasıl ki gülü seven, dikenine katlanır;
Vuslatta Kargasekmez, zemheride tatlanır.
Her mevsimde güzeldir, kar da Kızılcahamam.
Aşkım Kızılcahamam, yâr da Kızılcahamam.
Şehit ağacına bir gün, ey Hâk yazılsın adım.
Konu vatansa eğer, kopsun kolum kanadım.
Bu toprağın koynunda, tarih aziz bir yüktür.
Toprak dediğin elbet, şehitlerle büyüktür.
Ölenler ölü değil, bu toprakta yatanlar;
Başköy’ün kalesinde, at koşturur sultanlar.
Selam Kırmızı Ebe, selam Oruç Gaziye.
Selam ayran taşına, selam kutlu maziye.
Dağları çam yeşili, düzlüğü bahçe bağlar.
Âdemi sarhoş eder, kekik kokulu dağlar.
Karagöl’ün suyuna, ayın şavkı akseder.
Cümle gurbet kuşları, konup konup rakseder.
Kül çöreği, gözleme, maharet dolu eller.
Sanki yer sofrasında, açar nar renkli güller.
Yaylaları hizmetkâr, adanmıştır âdeme,
Erdim ruhumun suyla, hemhâl olduğu deme.
Bu şehir de sultan su, her katre hükümdardır.
Hanemde ışık varsa, o suyun hatrı vardır.
Kâh dağ başı kâh şehir, kâh ovam kâh yaylamdır.
Dedim ya Mecnunum ben, bu yurt benim Leyla’mdır
Öyle saf öyle masum, nazenin duran şehir.
Takvimlere sığmayan, tarihi yoran şehir.
Suçum tek sevmek olsun , müebbet olsun karar.
Yıldırım Dağlarında, gönlüm bir zindan arar.
Toprağında bereket, gökte güneşle ayla.
Bir yanı dağ zirvesi, bir yanı yeşil yayla.
Ekmek kadar mübarek, su kadar aziz diyar
Sana bir yüz sürmekle olunmaz mı bahtiyar.
Kelimeler mecalsiz, şairler yorgun yine.
Yeryüzünde kim varsa bu kente vurgun yine.
Kırk yıldır Yabanâbad dizinde beni sallar.
Bu şehir güzel diye biter bütün masallar…
İbrahim ŞAŞMA
Günümüz şairlerindendir. 1974 yılında Karaman’da doğmuştur. İlk ve orta tahsilini Karaman’da yaptıktan sonra Selçuk Üniversitesi Karaman Meslek Yüksekokulu Et Endüstrisi Bölümünden 1999 yılında mezun olmuştur. Edebiyata, özellikle şiire olan tutkusu ilkokul yıllarında başlamıştır. İlk şiirleri lise yıllarında yerel gazetelerde yayımlanmaya başlamıştır. Hece ağırlıklı olmak üzere serbest tarzda şiirler yazmıştır. Aynı zamanda öykü ve hikâye yazarı olarak tanınmaktadır. Ülke çapında ve uluslar arası arenada düzenlenen birçok edebi yarışmalarda dereceye girerek çok sayıda başarı ödülü almıştır. TRT repertuarında bestelenmiş eserleri bulunmaktadır. Eserleri Erciyes, Çıngı, Kültür Çağlayanı, Kumru, Başarı, Ortanca, Kardelen, Ozan Ağacı başta olmak üzere birçok edebiyat dergisinde, yerel ve ulusal gazetelerde yayınlanmıştır. Yerel radyo ve televizyonlarda programlar hazırlamış ve sunmuştur.
Asmalar Üzüm Vermeyecek isimli öyküsü ile 2008 Ümit Kaftancıoğlu Öykü Yarışmasında (birincilik), Yakın Doğu Üniversitesi ve Kıbrıs Araştırmaları Merkezi tarafından 2013 yılında düzenlenen öykü yarışmasında Lâl isimli eseri (birincilik) almış olduğu üç yüze yakın ödülün ilk ikisini teşkil etmektedir.
Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği (İLESAM) İl Denetleme Kurulu üyesidir.
Kitapları:
Şiir: Aç Gözlerini Anne (2006), Hicran Yağar Karaman’a (2009) Nâr-ı Muhabbet (2015) Öykü: Asmalar Üzüm Vermeyecek (2008)
“Kızılcahamam Sevdası “ konulu ŞİİR Yarışması ÜÇÜNCÜSÜ
SEVDANA SEFERİM VAR
MUSTAFA DOĞAN / Mersin
Sevdana seferimi tarif edemez kalem
Sende doğan büyüyen inan ki bilmez elem
Seni görmeyen seyyah gördüm demesin âlem
Elbet cennet ülkemde nice güzel var tamam
Kimse kızmasın ama başka Kızılcahamam
Dört mevsim de güzelsin renkler senin yanında
Baharda eteklerin yeşilin her tonunda
Beni de âşık ettin kendine en sonunda
Atamın öz mirası asırlardır böylesin
Varsa daha güzeli çıkıp mertçe söylesin
Kurt –kuş türlü canlılar meşk ile zikir eder
İnsan güzelliğine dalar tefekkür eder
Kaplıcana gelenler Mevla’ya şükür eder
Kirmir çayı, döşünde nazlı nazlı salınır
Soğuksu milli parkta bin yıl olsa kalınır
Ab-ı hayat suyundan içene medet sende
Kültürünü koruyan örf sende adet sende
Gelin kayası sende atiye davet sende
Asırların mazisi saklı durur koynunda
Nice yiğit şehidin sülüsleri boynunda
De ki; ben Ankara’nın en nadide gülüyüm
De ki; ben aşk ateşinin ocağının külüyüm
De ki; Anadolu’nun Şeyda bülbülüyüm
Sana meftun yüreğe kansın Kızılcahamam
Türkmen obalarında cansın Kızılcahamam
İsterse yazı anlatsın isterse kışa sorun
Mavi göğü seyredip yıldıza selam durun
Kasaplar çarşısından kırlara sofra kurun
Yüz on köyün hamisi otağ kurmuş dağlarda
Yüz yıllara kök salan tarihin var çağlarda
Mustafa DOĞAN
1971 Malatya’da dünyaya geldim. İlk, orta ve liseyi Mersin’de bitirdim. İlk şiir kitabım Güle düşen gözyaşı 2013 yılında okuyucuyla buluştu. Bu ilk eserim aynı zamanda, kültür bakanlığı kütüphanelerinde yer aldı. Şu ana kadar eserim biri tasavvuf dalında diğeri türkü ve marş olmak üzere3 eserim bestelendi. Şiirlerim edebiyat dergileri ve antolojilerde yer aldı. Dinmeyen sızı Bosna, biber suyu, kuma düşen gözyaşı, ebabil gazabı gibi 10 tane radyo tiyatrosu yazdım, Üç bin mektup(kerbela) isimli yazdığım şiir istek üzerine tiyatroya çevirdim ve sahnendi. Yine sahnelen 6 tiyatro oyunu yazdım 2000 civarında Şiir seslendirmesinin yanı sıra bir yıl kadar radyo programcılığı da yaptım. Evli 3 çocuk babasıyım özel bir şirkette çalışmaktayım. Mersin şair ve yazarlar derneği yönetim kurulu üyesiyim. (Meşyad)Mersin yazarlar derneği yayın organı olan 18 yıldır aralıksız çıkan Maki dergisi yayın yönetmeniyim. Toroslar /Mersin
Kızılcahamam Sevdası konulu ŞİİR Yarışması MANSİYON Ödülü
KIZILCAHAMAM SEVDASI
ULVİ YÜRÜK / Eskişehir
Çıtak Türkmen’inin obası, yurdu,
Yabanabad eli, Kızılcahamam.
Ecdadı, köyleri burada kurdu,
Esen dostluk yeli Kızılcahamam.
Piknik alanıdır Çanlı deresi,
Zümrüt yeşilidir her bir yöresi,
Köylerinde sürer Türkmen Töresi,
Bağlamanın teli Kızılcahamam.
Fosil yatakları, Ağsar kalesi,
Peri bacaları doğal kulesi,
Dürüsttür insanı, yoktur hilesi,
Muhabbetin dili Kızılcahamam.
Yıldırım yaylası başının tacı,
Havasıyla suyu derdin ilacı,
Soğuksu parkının çoktur ağacı,
Ormanlarla dolu Kızılcahamam.
Çobanın azıkla dolu torbası,
Dertlere dermandır Toyga çorbası,
Kırgız Ebe’ sidir Ulu Türbesi,
Erenlerin yolu Kızılcahamam.
Dürüsttür insanı, güzeldir huyu,
Dertlere şifadır madenli suyu,
Etrafında vardır bir sürü kuyu,
Ab-ı Hayat sulu Kızılcahamam.
Dökülen yaprağı olur sarıca,
Kızılca toprakta kaynar Ilıca,
Tarihi Seyhamam ünlü kaplıca,
Gonca gülün alı Kızılcahamam.
"Meşeler gövermiş varsın göversin"
Yörenin türküsü, herkes söylesin,
Acıkan bazlama, cızlama yesin,
Kara kovan balı Kızılcahamam.
Mahkeme Ağacin doludur ini,
Gelin kayasının hazindir dünü,
Çiftçinin tarlada geçiyor günü,
Tekne çamın dalı Kızılcahamam.
Tarlada çalışır kadını, eri,
Sin-sin oyunuyla akıyor teri,
Baharda yemyeşil olur her yeri,
Sevdalılar gölü Kızılcahamam.
Kanlıgöl şelale coşkuyla akar,
Kara Akbabası yüksekten bakar,
Kızları güzeldir, yürekler yakar,
Duvakların tülü Kızılcahamam.
Işık dağı yüksek, gökteki Ay’ı,
Toprağa can veren Kirmir’ dir çayı,
Bereketli başak verir buğdayı,
Ankara’ nın gülü Kızılcahamam.
Kızılcahamam Sevdası Konulu ŞİİR Yarışması MANSİYON Ödülü
KIZILCAHAMAM'A ÖZLEM
Selahattin ERSİN / Kızılcahamam
Gurbetten sılaya özlem var gene
Bir dost bulup içimi döksem diyom
Fırsatını bulup gitsem bu sene
Anamın elini bi öpsem diyom
Akrabayı görüp hal hatır sorsam
Eşi dostu bulup muhabbet kursam
Babamı görünce saygıyla dursam
Gollarımı açıp sarılsam diyom
Gırmızı ebeynen Oruç Gazi’nin
Evliya Şeyh Ali Semerkandi’nin
Ziyaret bekleyen cümle türbenin
Başında Fatiha okusam diyom
Gargasekmezden motor deresine
Gadirbeyden aşıklar tepesine
Çarşıdan deli imam çeşmesine
Her yerini gezip bi görsem diyom
Kekik kokan yaylalara uzansam
Çiğdemleri ta kökünden goparsam
Çam kokulu ormanlarda dolaşsam
Ciğerim havaynan bi dolsa diyom
Zabahtan galkıpta hamama gitsem
Ak donun üstüne peştemmal giysem
Gözelce terleyip bi keselensem
Havuza giripte bunalsam diyom
Suya soksam kireçlenen boyunu
Şifalı suyunda kalmaz sorunu
Ayranla beraber maden suyunu
Hamamdan çıkınca bi içsem diyom
Hayatta olsa da ebeme çıksam
Bazlama yağlasa dadıynan yutsam
Ardına goca bi gavunu kessem
Gabuğuynan neyim bi yisem diyom
Ramazan gelse de halama gitsem
Pilaf bişüse doya doya yisem
Yemeğin ardına datlı eklesem
Yirken ağzımı şapırdatsam diyom
Ramazandan sonra gurbana ersek
Namazları gılıp mezbaya insek
Goca danaları ardarda kessek
Deriyi gözelce bi yüzsem diyom
Gomşular toplanıp mantıyı dürse
Sarımsaklı yoğurt bolca dökülse
İçlerinden biri sofrayı serse
Bağdaş gurup yere otusam diyom
Büsküğütün arasına lokumu
Gıstudum mu olmaz dada doyumu
Ardına buz gibi altın suyunu
Upruğu dikipte bi içsem diyom
Soğuksuya çıksam bi mangal yaksam
Bazlamayı yarıp etleri guysam
Ateşi parlamaya odun gırsam
Közüynende çayı demlesem diyom
Bi gına olsa da iğce oynasam
Misketinen hüdaydayı çaldusam
Zabah oldu türküsünü çığırsam
Elime gınayı bi yaksam diyom
Sinsin ateşinden goşup atlasam
Sadıçı gaçırıp bi para alsam
Atım arap diyip meydana çıksam
Köçek gibi şöyle bir oynayım diyom
Yonisi bulsam bazarı daşısa
Davut’u görenler eccük dakılsa
Futbolcu Cafer hoplayıp zıplasa
Aksaklı Ali’yi bi görsem diyom
Hatırlarım akıllıyı deliyi
Özlemişim la aganin dimeyi
Muhabbet ederken de la bebeyi
Her lafın önüne eklesem diyom
Her anım hasretle yürekte hançer
Bilinmez kaç yıl daha böyle geçer
Selahattin bir gün dünyadan göçer
Cenazemi köyüme gömsele diyom
Bütün şiirlerı okudum. Hepsi birbirinden güzel. Çok duygulu şiirler yazmışlar. Yazanlar in ellerine - gönülleriné sağlık olsun. Şiir yarışması duzenleyenlere ve seçenler de teşekkür ediyorum. Allah yar ve yardımcımız olsun.