Yazarımız Ahmet İlhan; Uzun soluklu yazısıi ile kısa kısa bölümleri siz okurlarımızla paylaşmaya devam ediyoruz.
BIYIKLARI YENİ TERLEYENLER İÇİN KIZILCAHAMAM’DA YAŞAM KILAVUZU…-2-
Soğuksu’ya giderken elde mangalı bir de çaydanlığı unutmamaktır.
Vadiyi vadi yapan yükseklikteki Kara Akbaba’lara emanetimizdir diye sahiplenmektir.
Eskimeyen öğretmenlerini anarken; Ali Kemal Temuçin’i, Atilla Can’ı, Hicabi Sezer gibi öğretmenleri unutmamaktır.
Timur’un filleriyle gururlanmaktır.
“La aganın ne yapıp durug” diyerek “olabülü de olmayabülü de” demekten utanmamaktır.
“Angara bebesi” lafından gurur duymaktır.
Eskiden pazara getirilen Oğlakcı’nın marulunu, Kızılcaören’in pirincini, Çay’ın ıspanağını, Çeltikçi’nin üzümünü, Üçbaş’ın fasulyesini özlemektir.
Kızılcahamamspor’un, renklerini kentin tam merkezine Yeşil ve Beyaz olarak kazımaktır. Sanlı’sını, Kasap Rızasını, Kaleci Turgut’unu Raket Mustafa’sını, “rüzgârın oğlunu” unutamamaktır.
Etiyle, sucuğuyla, otelleriyle anılmak yerine insanıyla hatırlanmamaktan hayıflanmaktır.
Rakımın yıllara göre yükselmesi ile birlikte ANADOLU'NUN YÜKSELEN YILDIZI diye tanımlamaktır...
Hamama en önce gidip bir de senin yıkamandır...
Politikacıların buluşma yeri olmaktan onur duymaktır...
Şehrin orta yerinden geçen derenin üstünün örtülmesini anlayamamaktır...
Çarpık yapılaşmasından üzüntü duyup IHLAMUR ağaçların özlem biriktirmektir...
Bilgi yarışmalarını ve Münazara için derinden derine bir 'OF' çekmektir...
Hoşmerimiyle
tatlanmak eşili suburiyesiyle kilolara tavan yaptırmaktır...
Atatürk'ün sırtını dayandığı ağaca saatlerce bakıp beyaz leblebiyle bir kadeh içmektir. 'Nereden nereye geldik' diye gamlanmaktır...
Yöremiz Gazetesinin satır aralarında tanıdık birilerini aramaktır... Devam edecek