İNSAN ARAR…
Yüreğini açabilecek bir dost, sevgisini değerini sorgulamayacak bir eş, sevgili arar, güvende hissedeceği ortamlar arar, nezaket arar, sadakat arar, bir parça ağız tadı, huzur ve güzellikler arar...Ama hiç bilmez insan (kadın da olsa, erkek de olsa), o beklediği güzellikler her defasında asık suratına, soğuk tavına, kusur arayan bakışlara, bir türlü indiremediği gardına, hep başka şeylere harcadığı ilgisine, zamanına, şükür ve kıymet bilmeyen yüreğine çarpıp düşer. İnsan hep karşısındakinden cenneti sunmasını bekler; kendi cehennemini nasıl yarattığını hiç fark etmeden…
Bazıları için ise hayatın en besleyici damarı bağ kurmaktır. Sevdikleriyle aralarına mesafe girdiğinde, soğuk hissettiklerinde onlar için hayat durur. Duygularına yanıt alamamak adeta nefes alamamak gibidir. Bu yüzden ilişki sorunları yaşadıklarında, hayatta kalabilmek için savaşıyorumuş gibi davranırlar. Aslında ihtiyaç duydukları şey bir tepki, yakınlaştıran ve güvence veren tek bir işarettir.
Sevgi, değer, aşk, yakınlık, saygı hepimiz için yaşadığımızı hissettiren, hayatta kalmamıza yardımcı olan bir mekanizmadır ve sevdiğimiz kişiden duygusal olarak uzak ve kopuk hissettiğimizde paniklememiz doğaldır.
Ancak şunu bilmeliyiz ki; ikili ilişkilerde sürekli savunmada kalan, duygularını gizleyen, yakınlığa ve güçlü bir bağ kurmaya izin vermeyen biri, karşıdaki için soğuk ve aslında biraz da yıpratıcı bir tehlikedir.
Savaşarak, saldırarak, uzaklaşıp soğukluk yaparak yakınlık beklemek yerine, bizim için zorlayıcı olan bazı duyguları ve sorunları (kıskançlık, kaybetme korkusu, sevgisizlik, değersizlik, isteksizlik...gibi) ifade etmeye çalışmak gerekir. Sorunların altında yatan nedenlerin üzerini kapatmak ya da halı altına süpürmek daha çok içinizde birikmesine, büyümesine ve olmadık zamanlarda patlamanıza neden olacaktır. Tabi bunları konuşabilmek için de her iki tarafında iyi bir iletişime açık, sakin, hoşgörülü ve empati kurabiliyor olması lazım. Bunun hiç kolay olmadığını biliyorum ama " Bunu paylaşmak benim için çok zor ama şu durum, söz veya davranış beni kırdı, üzdü..." demek de oldukça iyi bir başlangıç cümlesidir. Olaydan çok hissedilen ve hissettirilen duygu üzerine konuşmak ve bunun düzeltilmesi için yapılabileceklere karar verilip ortak bir paydada buluşulup çözüme odaklanmak daha mantıklı değil mi sizce de?
Bağ kurmak…
Bir insanı tanımak, onunla bağ kurmak biraz da ortak anılar biriktirmektir ve anıları biriktirmek zaman, sevgi, istek ve emek ister... Onları unutmak içinse daima daha fazla zamana ihtiyacınız vardır.
Bu yüzden,bağ kurduğunuz kişileri sevdiğiniz kadar onlarla paylaştıklarınızı da sevip,önemseyin.
Çünkü insan kalbine aldığı herkesi bir gün kaybedebilir.
Çünkü insanlar hep gider anıları sizinle kalır...
Hani sevdiğiniz birinin kollarına sığınıp sevilmek, avutulmak istersiniz ya bazen... Sarılsın, yanındayım desin istersiniz…
İşte bu ihtiyacımız karşılığında hissettiğimiz güvenle kendini bırakma halinin adı " amae" imiş. Bizde tam olarak bir karşılığı yok ama doğu kültüründe bu duygu "derin bir muhabbetle bağlılığın" sembolü olarak görülüyor.
Bir düşünsenize, pek çoğunuz ilişkilerinizde bu duyguyu ne kadar az yaşayabiliyorsunuz. Belki zayıf görünme korkusu, belki hırsınız, dinmeyen öfkeniz, belki de güçlü hislerinizin altında, aslında hiç de öyle olmadığınızı bilmenin ezikliği ve utancı ile…
Adına ne derseniz diyin içimizdeki amae ihtiyacını sıklıkla bastırıyoruz. Oysa kaç yaşında, ne konumda olursak olalım; hepimiz bazen küçük bir çocuk gibi sevgiyle sarılmak, bir kucakta avutulmak isteriz.
"Sarılmak yürek ister, kollar sonraki iş" demiş şair...Bir kere cesaretiniz kırılmaya görsün, sonra bir ömür kendine bile sarılamıyor insan… Zamanınız varken sevdiklerinize, sizi gerçekten menfaatsiz sevenlere sarılın, değer gördüğünüz kadar kıymet verin, önceliği siz olanları arka plana atmayın, duygularınızı bastırıp saklamayın. Her zaman uyumlu, uzlaşmacı ve anlayışlı olmaya çalışın. Karşınızdakinin de sizin gibi bir insan olduğunu unutmayın.
Bize her konunun bilgisi öğretildi ama duygularımız konusunda çok cahil kaldık.
Yürekle ilgili meseleleri zihinle çözmeye çalıştığımız için bezen çok zorlanıyoruz. Daha çok bilgi, daha çok okumak, daha çok uzman dinlemek değil ihtiyacımız olan. Önce biraz yavaşlamak sonra " ne hissediyorum" diye kendimize sormak...
Bir de dizinin dibinde oturabileceğiniz, gözlerinin içinde dinlenebileceğiniz bir hayat arkadaşı, bir dost, bir yaren, bir kardeş, bir can yoldaşı bulmak. Eksikliğini hissettiğiniz şeyleri varlığıyla tamamlayacak,size yitirdiklerinizi hatırlatacak biri...
Hayatta bazı insanlar, nasıl birine dönüşmemeniz gerektiğini göstermek için karşınıza çıkar.
Bazıları da içinizdeki iyiye inanmanız için... Unutmayın! Karşılaştığınız herkesin size öğreteceği bir şey vardır.
Onunlayken ortaya çıkan kendinize bir bakın,bu halinizi seviyor musunuz ve mutlu musunuz? Cevabınız önemli, çünkü yolunuza nasıl biri olarak devam edeceğiniz yanınızdakilerle yakından ilgilidir.
Eğer onunla ortaya çıkan kendinizden memnunsanız bu harika. Eğer cevabı düşünürken yüzünüz buruşuyorsa iki seçeneğiniz var; Ya kendinizi değiştirmeye çalışmak ya da onu geride bırakmak.
Benim size önerim, iyilik,mutluluk halinizi başkasına bağlamadan korumayı öğrenin.
"Bu ben olamam" dediğiniz parçanızı size gösterdiği için ona teşekkür edip kendinize, kendi yolunuza yönelin, içsel yolculuğunuza ve kendinizi keşfedip iyileştirmeye…
Ne demiş büyükler, “Siz değişmedikçe yastık değişir kader değişmez.”
Muhabbet edebilmek…
Kimi zaman sonsuza kadar konuşabilirmişsiniz gibi hissettiğiniz insanlar vardır hani. Onlarlayken zaman adeta genişler, kısacık anlara ne çok şey sığdırdığınıza şaşırırsınız. Herkes sizi sessiz biri olarak tanırken onların yanında dünyanın en konuşkan insanına dönüşürsünüz. Aynı muhabbetle ve gülen gözlerle karşılık bekler bu insan. Göremeyince de hayal kırıklıklarıyla sessizliğe bürünür zamanla.
Gerçek bir sevgiye, hoş sohbetle konuşan dinleyen can yoldaşına ve iyi bir dosta yetim düşmüş insanlarla dolu bu dünyada, sizi aynı göz ve yürek hizasından dinleyecek biri varsa hayatınızda… Aynı yolda yürürken kaybolmaktan korkmadığınız, düştüğünüzde yanınıza uzanmaya hazır, birlikte gökyüzüne bakabileceğiniz biri...
Aslında ne yapmanız gerektiğini biliyorsunuz. Onların kıymetini anlamak için geç kalmayın. İnsan çok yalnız kalıyor sonra...Dilerim yanından gelip geçtiğiniz herkesin sizin hikayenizde bir karşılığı olduğunu unutmazsınız. Dilerim gözünüzün önünde gerçekleşen mucizelere kayıtsız kalmazsınız. Dilerim onunla karşılaştığınızda çok meşgul olmazsınız.
Hayatta aradığınızı bulabildiğiniz, güçlü bağlar kurabildiğiniz, cesaretle yanınızda yürüyebilecek, duygularını hissedebildiğiniz, sevgi ve saygıyla muhabbet edebildiğiniz, yüreği güzel insanlara denk gelmeniz dileğiyle.
ÜLKÜ KAYA
Eğitimci Sosyolog ve Aile danışmanı